Yeşil ışıkta geçecekti… Ölümden saniyelerle kurtuldu





Yeşil Işıkta Ölümle Burun Buruna: Saniyeler İçinde Yaşanan ve Kameralara Yansıyan İnsanlık Sınavı

Trafik kurallarının hiçe sayıldığı, bir yayanın hayatının bir otomobilin lastikleri altında kalmaktan son anda kurtulduğu o anlar, şehir trafiğinin görünmeyen yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Olay, 14 Aralık Pazar akşamı, saatler 20.45’i gösterdiğinde, 50. Yıl Mahallesi Mevlana Caddesi’nde, sıradan bir geceyi hayati bir drama dönüştürdü.

Hava soğuk, cadde ise akşamın o saatinde nispeten sakin görünüyordu. Yaya geçidinin başında, diğer vatandaşlarla birlikte karşıya geçmek için sinyalin değişmesini bekleyen bir kişi, trafik ışıklarının ritmine uyum sağlamış, günlük hayatın olağan akışının bir parçası olarak duruyordu. Bekleyiş, yayalara yeşil ışık yandığı anda sona erdi. Yayalar için yeşil ışık, güvenli bir geçişin garantisi, toplumsal bir sözleşmenin görsel temsilidir. İşte tam da bu sözleşmeye güvenen yaya, adımını atarak caddeye indi. Bu hamle, sıradan bir adımdan çok daha fazlası, trafikteki her bireyin birbirine duyması gereken saygı ve güvenin somut bir testiydi.

Ancak o gece, o sözleşme tek taraflı olarak yıkıldı. Karşı yönden gelen ve kırmızı ışıkta mutlak surette durması gereken bir otomobil, hızını en ufak bir şekilde kesmedi, fren lambaları yanmadı. Araç, sanki ışıklar onun için yokmuşçasına, hiçbir tedirginlik belirtisi göstermeden, aynı hızla yoluna devam etti. Sürücünün kabininde neler olup bittiği, dikkatsizlik mi, bir aciliyet hali mi yoksa trafik kurallarını kasıtlı bir şekilde hiçe sayma cüreti mi olduğu bilinmezken, dışarıdaki manzara bir anda gerilim sinyalleri yaymaya başladı.

İşte o kritik an: Yaya, karşıdan gelen metal yığınını fark etti. Beyinden kaslara iletilen hayatta kalma dürtüsü, saniyenin kesirleri içinde devreye girdi. Atılan o ilk adım, geri çekilişe dönüştü. Vücut, henüz tam olarak karşıya geçme pozisyonuna geçmediği için bir şans penceresi vardı. Son bir hamle, ani bir sıçrayış veya geriye doğru atılan bir adım… Otomobil, yayanın sadece santimler önünden veya yanından, bir rüzgar gibi, bir tehdit bulutu gibi geçip gitti. Ölüm, belki de elbisesine değdi ve yoluna devam etti. Yaya ise kaldırıma çıktı, kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyor, nefesi kesilmiş, şok içindeydi. Hayat ile ölüm arasındaki çizgi, bir otomobilin hızı ve bir yayanın refleksi kadar inceydi.

Olayın tüm bu çarpıcı ve ürpertici detayları, sadece olay yerindeki şahitlerin hafızasında kalmadı. O anlar, cadde üzerinde seyir halinde olan başka bir aracın ileri teknoloji sürüş kamerasına (dashcam) bütün çıplaklığıyla yansıdı. Bu kamera görüntüleri, sadece bir kural ihlalini değil, aynı zamanda bir insanın nasıl bir anda “neredeyse” bir trafik istatistiğine dönüşebileceğini belgeledi. Görüntüler, sürücünün ışığa hiç aldırmadan geçişini, yayanın şaşkınlık ve panik içindeki ani hareketini, ve ardından olay yerinde bırakılan tedirgin sessizliği kaydetti.

Bu görüntüler, kamuoyuna ulaştığında ise trafikteki bireysel sorumluluğun ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bir saniyelik bir dikkatsizliğin veya umursamazlığın, bir ailenin, bir insanın hayatını nasıl sonsuza kadar değiştirebileceğinin acı bir kanıtı olarak hafızalara kazındı. Mevlana Caddesi’nde yaşanan bu olay, trafik ışıklarının sadece bir renk değişimi değil, yaşam ve ölüm arasındaki geçişin sinyalleri olduğunu hepimize bir kez daha ve çok sert bir şekilde hatırlattı.


İlgili Haberler

Google’dan acil güvenlik uyarısı

haberci

Eti, yumurtası, tüyü altın değerinde: Köylü işini gücünü bıraktı bu hayvanın peşine düştü

haberci

Abdest alırken kalp krizi geçirip hayatını kaybetti

haberci
Yükleniyor....

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası