Dünya

Venezuela ordusuna binlerce yeni asker katıldı






Venezuela-ABD Gerilimi Tırmanıyor: Karakas’ta 5.600 Asker Törenle Göreve Başladı


Venezuela-ABD Gerilimi Tırmanıyor: Karakas’ta 5.600 Asker Törenle Göreve Başladı

Askeri yığınağa dönüşen uyuşturucu operasyonları, hava sahası ablukası ve “partizan direnişi” senaryoları… İki ülke arasındaki gerginlik tehlikeli bir eşiğe yaklaşıyor.
Venezuela ordusu, ABD’nin Karayipler’deki askeri varlığını ani ve sert bir şekilde artırması ve Washington yönetiminden gelen tehditkâr açıklamaların ardından, savunma hatlarını güçlendirmek amacıyla 5 bin 600 yeni askeri görkemli bir törenle silah altına aldı. Bu hamle, iki ülke arasında aylardır devam eden ve giderek bir sıcak çatışma riskine dönüşen gerilimin en somut ve çarpıcı yansımalarından biri olarak kayıtlara geçti.

Karakas’ın kalbinde yer alan Fuerte Tiuna askeri üssünde düzenlenen tören, sembolik anlamıyla dikkat çekiciydi. Tören, ABD Donanması’nın “uyuşturucuyla mücadele” gerekçesiyle Karayipler sularına bir savaş gemisi filosu ve dev bir uçak gemisi konuşlandırmasının hemen ertesine denk getirilmişti. Üniformalı askerlerin geçit töreni yaptığı, askeri bandonun marşlar çaldığı bu gösteri, Venezuela hükümetinin Washington’a gönderdiği net bir meydan okuma mesajı niteliğindeydi.

Törende konuşan Albay Gabriel Rendon, ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik tehditlere karşı hazır olduklarını vurgulayarak, “Emperyalist bir gücün işgaline hiçbir koşulda izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Bu sözler, Maduro yönetiminin resmi söylemiyle tam bir uyum içindeydi. Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD donanmasının bölgedeki artan hareketliliği üzerine daha önce askeri personel alımının hızlandırılması talimatını vermişti. Bu talimatın somut sonucu olan 5.600 asker, Venezuela’nın halihazırda 200 bin asker ve 200 bin polisten oluşan devasa güvenlik aparatına eklendi.

Maduro yönetimi ve Venezuela ordusunun üst kademeleri, ABD’nin bölgedeki askeri yığınağının gerçek amacının “uyuşturucuyla mücadele” olmadığı konusunda hemfikir. Resmi açıklamalarda, Washington’ın asıl hedefinin mevcut sosyalist hükümeti devirmek ve dünyanın kanıtlanmış en büyük petrol rezervlerine sahip olan ülkenin bu stratejik kaynaklarını kontrol altına almak olduğu sıklıkla vurgulanıyor. Bu korku, hükümetin savunma planlarını da şekillendiriyor. Yetkililer, olası bir ABD müdahalesine karşı “partizan direnişi” de dahil olmak üzere çeşitli asimetrik savunma senaryolarını masada tuttuklarını açıklıyor.

Sahadaki bu gerilim ve askeri hazırlıklar, Washington cephesinden gelen ve uluslararası hukuku tartışmaya açan itiraflarla daha da karmaşık bir hal alıyor. Önceki haftalarda ABD Başkanı Donald Trump, 2 Eylül’de Venezuela açıklarında, uyuşturucu taşıdığı iddia edilen bir gemiye düzenlenen saldırı emrini bizzat verdiğini açıkladı. Ancak olay, Washington Post gazetesinin gündeme getirdiği iddialarla daha karanlık bir boyut kazandı. İddialara göre, ABD donanması gemiyi vurduktan sonra, enkaza tutunarak hayatta kalan iki kişi, ikinci bir saldırıyla hedef alınarak öldürülmüştü.

“Emperyalist bir gücün işgaline hiçbir koşulda izin vermeyeceğiz.”
– Albay Gabriel Rendon, Venezuela Ordusu

Trump, ilk saldırıdan kurtulanların hedef alındığı detayı o sırada bilmediğini belirtmekle birlikte, operasyonun yasalara uygun olduğunda ısrar etti. Başkan, uyuşturucu ile mücadele konusunda Pentagon’u ve o dönemdeki Savunma Bakanı Pete Hegseth’i tam yetkiyle görevlendirdiğini belirterek, saldırıların arkasında durdu. Savunma Bakanı Hegseth ise ikinci saldırı kararının, operasyon bölgesindeki Amiral Frank Bradley’nin takdir yetkisinde olduğunu, o an için yaralı bilgisinin merkeze ulaşmasının mümkün olmadığını ileri sürdü. Pentagon verileri, Amerikan güçlerinin bugüne kadar benzer operasyonlarda uyuşturucu taşıdığı iddia edilen 20’den fazla tekneyi hedef aldığını ve bu operasyonlarda en az 87 kişinin öldüğünü gösteriyor.

ABD yönetimi, bu operasyonları meşrulaştırmak için Maduro’yu, geçen ay “terör örgütü” ilan ettiği Cartel de los Soles’i (Güneş Karteli) yönetmekle suçluyor. Bu suçlama, Venezuela liderine yönelik uluslararası baskıyı artırmayı ve askeri operasyonlar için zemin hazırlamayı amaçlıyor.

Gerilimin bir diğer kritik ayağı ise hava sahası. Reuters haber ajansına konuşan kaynaklar, ABD Başkanı Trump’ın 28 Kasım itibarıyla Venezuela hava sahasını kapattığını aktarmıştı. Trump, 29 Kasım’da duyurduğu bu kararın gerekçesini, Venezuela’nın “çok dostane bir ülke olmaması” şeklinde, alışılmadık ve diplomatik nezaketten uzak bir dille açıkladı. Kararın doğrudan bir askeri müdahale ilanı olmadığını vurgulasa da, baskıyı sürdüreceklerinin sinyalini verdi. CNN televizyonunun aktardığına göre Trump, 1 Aralık’ta Beyaz Saray’da üst düzey ulusal güvenlik yetkililerini toplayarak Venezuela konusundaki sonraki adımları görüşmüştü.

Tüm bu gelişmeler, Karayipler’deki suların bir kez daha ısındığını gösteriyor. Venezuela’nın 5.600 askerlik yeni birimle verdiği “hazırız” mesajı ile ABD’nin savaş gemileri, uçak gemisi ve hava sahası ablukasıyla kurduğu baskı, bölgedeki istikrarı tehdit eden tehlikeli bir kısır döngüyü işaret ediyor. İki tarafın da geri adım atmaya niyetli görünmediği bu tablo, uluslararası toplumun dikkatle izlemesi gereken bir kriz olarak önümüzde duruyor.

Haber Kaynağı: Ajanslar ve resmi açıklamalar. Gelişmeler sürekli güncellenmektedir.

Not: Bu makale, haber metnindeki bilgiler detaylandırılarak, bağlam eklenerek ve analiz edilerek genişletilmiş, zenginleştirilmiş bir şekilde sunulmuştur.


İlgili Haberler

İsrail ordusunda kriz derinleşiyor. Atamalar durduruldu

haberci

Nadir bir kanser türü gençler arasında yükselişte

haberci

İsrail, Batı Şeria’da tarihi eserlere de el koydu

haberci

Yorum Bırakın

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası