Kalp Krizi Müdahalesinde Çağ Atlatan Yönetmelik: Herkese Açık Alanlarda Otomatik Şok Cihazı Zorunluluğu
9 Aralık 2025, Resmî Gazete
Sağlık Bakanlığı, ani kalp durmalarına karşı saniyelerin bile altın değer taşıdığı müdahale sürecinde, Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren köklü bir düzenlemeyi hayata geçiriyor. “Taşınabilir Otomatik Şok Cihazı Hakkında Yönetmelik” bugün Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yönetmelik, kalbi aniden duran bir bireyin hayata döndürülme şansını, sadece sağlık profesyonellerinin müdahalesine bağımlı olmaktan çıkararak, toplumun her kesimine yaymayı hedefliyor.
Hangi Mekanlarda Bulunacak?
Yönetmeliğin en dikkat çekici maddesi, Otomatik Eksternal Defibrilatör (OED) cihazlarının artık sadece hastanelerin ve ambulansların tekelinden çıkacak olması. Kamu kurum ve kuruluşları, özel işletmeler, toplu taşıma araçları (metro istasyonları, havaalanları, otobüs terminalleri, uçaklar, uzun mesafe otobüsleri) ve yoğun insan trafiğine sahip tüm kamusal alanlar bu cihazları bulundurmakla yükümlü kılındı. Bakanlık, zorunlu tutulacak alanlara ilişkin asgari kriterleri daha sonra ayrıca belirleyecek olsa da, havalimanları, AVM’ler, stadyumlar, üniversiteler, büyük ofis binaları ve spor salonları gibi kalabalık noktaların ilk sıralarda yer alacağı öngörülüyor.
Cihazlar Nasıl Konumlandırılacak?
Cihazların sadece bulundurulması değil, en kısa sürede ulaşılabilir olması da yönetmeliğin üzerinde önemle durduğu bir konu. Buna göre, OED’ler acil durumlarda kolayca fark edilebilecek şekilde, net uyarı işaretleri ve talimatlarıyla belirgin hale getirilecek. Ayrıca, toz, nem, aşırı sıcak veya soğuk gibi çevresel risklere karşı koruyucu donanımlı özel dolap veya kaplar içinde muhafaza edilmeleri zorunlu. Cihazın yerinin, binanın acil durum planlarında ve iç yönlendirme sistemlerinde açıkça belirtilmesi de beklenen uygulamalar arasında.
Akıllı ve Konuşan Cihazlar Geliyor
Yönetmelik, piyasaya sürülecek cihazların teknik özelliklerini de sıkı bir şekilde tanımlıyor. Cihazların, kullanıcıyı yönlendiren Türkçe ve İngilizce sesli komut sistemine sahip olması şart. Bu, hem yerli halk hem de yabancı ziyaretçiler için hayati talimatların anlaşılır olmasını sağlayacak. Cihaz, kalp ritmini otomatik olarak analiz edecek ve sadece gerçekten şok gerektiren durumlarda (ventriküler fibrilasyon veya nabızsız ventriküler taşikardi) elektrik şoku uygulama komutunu verecek. Böylece, yanlış kullanım ihtimali minimize ediliyor.
Daha da önemlisi, bu cihazlar artık “akıllı” olacak. Batarya durumu, periyodik test sonuçları, cihazın konumu ve hatta uygulama sırasında kaydedilen EKG verileri gibi tüm bilgiler, Sağlık Bakanlığı tarafından merkezi olarak takip edilen “OED-Net” sistemine otomatik olarak aktarılacak. Bu sistem, hem cihaz envanterinin etkin yönetimini hem de bir vakaya müdahale edildiğinde, sağlık ekiplerinin olay yerine varmadan önce hastanın durumu hakkında veriye sahip olmasını sağlayacak devrim niteliğinde bir altyapı.
Sorumluluk Kimde?
Cihazı satın alan ve bulunduran kişi veya kurumlar (OED edinicileri) önemli sorumluluklar üstlenecek. Cihazın satın alınmasından sonraki 30 gün içinde OED-Net sistemine kayıt yaptırmak zorunlu olacak. Ayrıca, cihazın her an kullanıma hazır halde tutulması, düzenli bakım ve onarımlarının yapılması, kullanım sonrasında ortaya çıkan verilerin saklanıp ilgili il sağlık müdürlüklerine iletilmesi de edinicilerin görevi olacak. Bu, cihazların süs olarak duvarda asılı kalmaması, sürekli kontrol altında tutulması için hayati bir düzenleme.
Kimler Kullanabilecek?
Yönetmeliğin belki de en can alıcı noktası, bu cihazların kullanımının sadece sağlık çalışanlarıyla sınırlı olmaması. Eğitimli ilk yardımcılar ve hatta temel yaşam desteği eğitimi almış “halktan kurtarıcılar” da bu cihazları güvenle kullanabilecek. Cihazların sesli komutlu, kullanıcı dostu tasarımı, teknik tıbbi bilgisi olmayan kişilerin bile talimatları izleyerek hayat kurtarıcı bir şok uygulamasına olanak tanıyacak. Bu, ani kalp durmasında “altın dakikalar”ın etkin kullanımı anlamına geliyor.
Bu kapsamlı ve hayat kurtarıcı düzenleme, 1 Ocak 2026 tarihi itibarıyla tam olarak yürürlüğe girecek. Uygulamanın, önümüzdeki yıllarda ani kalp durması (kardiyak arrest) nedeniyle yaşanan önlenebilir ölüm oranlarında ciddi bir düşüşe yol açması, acil sağlık hizmetlerinde toplum katılımlı yeni bir modelin başlangıcı olması bekleniyor. Türkiye, bu adımla, kalp sağlığı acil müdahalelerinde dünyadaki gelişmiş ülkelerin standartlarını yakalayan önemli bir atılım gerçekleştiriyor.