Myanmar’da Seçim Gerilimi Tırmanıyor: Hastane Bombalaması ve Kontrol Savaşları Ülkeyi Kana Buluyor
Şubat 2021 darbesinin ardından sarsılan Myanmar’da, planlanan seçimler öncesi askeri cunta ile isyancı gruplar arasındaki çatışmalar, sivillerin hayatını tehlikeye atan yeni ve vahim bir boyuta ulaştı. Batı Rakhine’de bir hastaneye düzenlenen hava saldırısı, uluslararası tepkilere yol açarken, ülkenin geleceği belirsizliğe sürükleniyor.
Güneydoğu Asya’nın stratejik ülkesi Myanmar, Şubat 2021’de gerçekleşen askeri darbenin üzerinden geçen üç yıla yakın sürede derin bir siyasi ve insani krizin içinde debeleniyor. Ülkenin askeri liderliği, bu ay sonunda yapılması planlanan -ancak uluslararası toplum tarafından meşruiyeti şiddetle sorgulanan- seçimlere doğru giden süreçte, otoritesini pekiştirmek ve muhalefeti bastırmak adına askeri operasyonlarını önemli ölçüde yoğunlaştırdı. Bu operasyonlar, sadece silahlı grupları değil, giderek artan bir şekilde sivil yaşam alanlarını da hedef alıyor.
Darbe yönetiminin planladığı seçimlere karşı, ülkenin çeşitli bölgelerinde kontrolü elinde tutan etnik silahlı gruplar ve Halk Savunma Güçleri (PDF) gibi direniş oluşumları sert bir tutum takındı. Bu gruplar, kontrol ettikleri topraklarda herhangi bir seçim sandığının kurulmasına izin vermeyeceklerini ve bu girişimleri şiddetle engelleyeceklerini kamuoyuna duyurdu. Bu açıklama, ülkenin kırılgan coğrafyasını, seçim öncesi büyük bir çatışma ve kontrol savaşının arenasına dönüştürdü. Askeri cunta ise, kaybettiği toprakları geri almak ve seçimleri dayatabilmek için hava gücü de dahil olmak üzere tüm askeri kapasitesini kullanmaya devam ediyor.
Bu gerilim ve şiddet sarmalının en trajik ve insanlık dışı sonuçlarından biri, Çarşamba akşamı Bangladeş sınırına yakın Batı Rakhine eyaletinin tarihi Mrauk-U kentinde yaşandı. Yerel saatle gece saatlerinde, bölgedeki en önemli sağlık merkezlerinden biri olan Mrauk-U Genel Hastanesi, bir askeri jet tarafından bombalandı. Saldırı anına ve sonrasına dair sahada bulunan yardım çalışanları ve görgü tanıkları, korkunç bir manzarayı aktarıyor.
Sahadaki bir insani yardım çalışanı, telefon aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Şu an için 31 ölüm kesin olarak doğrulandı ve daha fazla ölüm olacağını düşünüyoruz. Ayrıca 68 yaralı var ve bu sayı giderek artıyor. Hastane acil servisi ve çevresi tam bir enkaza dönüştü” ifadelerini kullandı. Saldırının gece vaktinde gerçekleşmesi, kurtarma çalışmalarını zorlaştırırken, ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. Bölgeden gelen ve doğrulanan görüntülerde, hastanenin dışına sıralanmış, beyaz örtülere sarılı en az 20 cenaze dikkat çekiyor. Bu görüntüler, saldırının boyutunu ve sivillere verdiği zararı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Uluslararası hukuk açıkça, silahsız hastanelerin, sağlık çalışanlarının ve yaralıların korunmasını garanti altına alır. Myanmar ordusunun bu saldırısı, savaş hukukunun en temel ilkelerinin ihlali anlamına geliyor. Buna rağmen, askeri cuntanın sözcüsü, saldırıya ilişkin resmi bir açıklama yapmaktan veya sorumluluk kabul etmekten kaçınıyor. Bu sessizlik, uluslararası insan hakları örgütleri ve Birleşmiş Milletler tarafından şiddetle kınanıyor.
Mrauk-U’daki hastane bombalaması, Myanmar’daki çatışmaların artık sadece cephe hatlarıyla sınırlı olmadığını, sivil altyapıyı, hayat hatlarını ve masum insanların son sığınağı olan hastaneleri sistematik bir şekilde hedef aldığını gösteren son ve çarpıcı örnek. Ülke genelinde, benzer saldırılar, okulların ve ibadethanelerin de hedef alındığı rapor ediliyor. Seçim tarihinin yaklaşmasıyla birlikte, askeri yönetimin, direnişi kırmak ve korku atmosferi yaratmak için bu tür taktiklere daha sık başvurmasından endişe ediliyor.
Myanmar’da yaşanan bu insani trajedi, bölgesel istikrarı da tehdit ediyor. Bangladeş sınırına yakın bölgelerdeki çatışmalar, yeni bir mülteci dalgası riski oluştururken, komşu ülkelerin de gerilimin tırmanmasından duyduğu kaygı giderek artıyor. Uluslararası toplumun baskı ve yaptırımları ise şimdiye kadar askeri yönetimin davranışlarında kalıcı bir değişiklik sağlayamadı. Myanmar halkı, siyasi bir çözüm umuduyla değil, her an patlayabilecek yeni bir şiddet dalgası korkusuyla yaşamaya devam ediyor.
Haber, sahada çalışan insani yardım kuruluşları mensupları, yerel medya kaynakları ve uluslararası insan hakları gözlemcilerinin raporları doğrultusunda hazırlanmıştır. Askeri cunta tarafından saldırıya ilişkin resmi bir açıklama henüz yapılmamıştır.