Lukaşenko’dan yaptırım karşılığı af kararı





Bir Yaptırımın Kaldırılması, Yüzlerce Hayatın Değişmesi: Lukaşenko’nun Af Kararı ve Arkasındaki Diplomatik Pazarlık

Belarus’tan gelen haber, uluslararası diplomasinin bazen en sert araçlarının nasıl insani sonuçlar doğurabileceğini gösteren çarpıcı bir örnek oldu. Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun 100’den fazla siyasi mahkumu serbest bırakma kararı, ABD’nin Belarus potasyum gübresi sektörüne uyguladığı yaptırımları kaldırmasıyla doğrudan bağlantılı, karmaşık ve tarihi bir anlaşmanın ürünü.

Belarus Devlet Başkanlığından yapılan resmi açıklama, casusluk, terör ve aşırılıkçılık gibi ağır suçlamalarla hüküm giymiş 123 kişinin affedildiğini duyurdu. Affedilenler arasında farklı ülke vatandaşlarının da bulunduğu belirtildi. Ancak bu kuru açıklamanın ötesinde, listedeki isimler Belarus siyasi tarihinin son dönemine damga vuran figürlerdi.

Serbest bırakılanlar arasında, 2020’deki tartışmalı başkanlık seçimlerinde Lukaşenko’nun ana rakiplerinden biri olan bankacı Viktor Babariko ve onun seçim kampanyasının renkli ve karizmatik yöneticisi Mariya Kolesnikova yer alıyordu. Kolesnikova, protestolar sırasında kaçırılmaya çalışıldığı bir olayda, kendisini sınır dışı etmeye çalışan güvenlik görevlilerine kimlik belgesini yırtarak meydan okumasıyla hafızalara kazınmıştı. Bir diğer önemli isim ise, 2022 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen, ancak ödülünü bir hapishane hücresinde alan ünlü insan hakları savunucusu Ales Belyatski’ydi.

Kararın alınma zamanlaması, olayın basit bir insani af olmadığını, derin bir diplomatik takasın parçası olduğunu gözler önüne serdi. Tahliyeler, ABD’nin 2021 yılında Belarus potasyum sektörüne getirdiği yaptırımları resmen kaldırdığını açıklamasıyla tamamen eş zamanlıydı. ABD’nin Belarus Özel Temsilcisi John Cole, 12-13 Aralık tarihlerinde Minsk’te Lukaşenko ile yaptığı görüşmelerin ardından bu adımın atıldığını doğruladı.

Cole, Belarus devlet televizyonu Pul Pervogo’ya yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın talimatları doğrultusunda ABD, potasyum üzerindeki yaptırımları kaldırıyor. Bunun Belarus için ABD tarafından yapılmış çok iyi bir hamle olduğunu düşünüyorum. Bunları şu an kaldırıyoruz” ifadelerini kullandı. Cole ayrıca, siyasi mahkumların serbest bırakılmasının iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi sürecinin bir parçası olduğunu vurguladı ve gelecekte tüm yaptırımların kaldırılmasına yönelik bir anlaşmaya varılması umudunu dile getirdi.

Serbest bırakılan mahkumların akıbeti ise af kararı kadar dikkat çekiciydi. Ukrayna merkezli “Yaşamak İstiyorum” projesi, affedilen 123 kişiden 114’ünün derhal Ukrayna’ya götürüldüğünü aktardı. İnsan hakları örgütü Viasna, Nobel ödüllü Ales Belyatski’nin serbest bırakıldıktan sonra zorla sınır dışı edildiğini bildirdi. Sürgündeki Belaruslu muhalif lider Svetlana Tihanovskaya’nın danışmanı da, serbest bırakılan tüm mahkumların ülkeyi terk ettiğini ve güvenli bir bölgede olduklarını teyit etti. Bu durum, tahliyelerin bir “sürgün” operasyonuna dönüştüğü yönündeki eleştirileri de beraberinde getirdi.

ABD’nin kaldırdığı yaptırımlar, Belarus ekonomisi için hayati öneme sahipti. Belarus, dünya potasyum ihracatının yaklaşık %20’sini karşılayan ve pandemi öncesinde ülkeye yıllık 2.8 milyar dolar gelir sağlayan bir sektöre sahip. Bu rakam, ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYİH) %4’ünü ve toplam ihracat gelirlerinin %7’sini oluşturuyordu. 2020’deki kitlesel protestoların sert şekilde bastırılmasının ardından Ağustos 2021’de uygulanmaya başlayan yaptırımlar, devlete ait Belaruskali şirketini ve dolayısıyla ülke ekonomisini derinden vurmuştu. Minsk yönetimi, ihracat rotasını Asya pazarlarına çevirmek ve ürünlerini indirimli satmak zorunda kalmıştı.

Devlet Başkanlığından yapılan bir diğer açıklama, bu af kararının daha geniş bir bağlamda ele alınması gerektiğini gösterdi. Son dönemde Washington ile yürütülen “büyük anlaşma” kapsamında Lukaşenko’nun toplam 156 kişiyi affettiği, bunların arasında ABD, İngiltere, Litvanya, Ukrayna, Letonya, Avustralya ve Japonya vatandaşlarının da bulunduğu ifade edildi. The New York Times gazetesi, şubat ayında ABD ve Belarus’un tam da bu tür bir takas -siyasi mahkumlar karşılığında bankacılık ve gübre sektöründeki yaptırımların gevşetilmesi- üzerinde çalıştığını yazmıştı. Görünen o ki, bu gizli müzakereler meyvesini verdi.

Bu gelişme, yalnızca Belarus’taki siyasi tutukluların kaderini değil, aynı zamanda bölgesel diplomasinin dinamiklerini de etkileyecek nitelikte. ABD heyetinin Minsk ziyareti sırasında Ukrayna’daki savaş ve Venezuela’daki durumun da ele alındığı, görüşmelerin Amerikan tarafınca “çok verimli” olarak nitelendirildiği bildirildi. Bu, Belarus’un uluslararası yalnızlığını kırmak için attığı bir adım olarak yorumlanırken, Batı için de bölgede yeni bir diyalog kanalı açılması anlamına gelebilir.

Sonuç olarak, Minsk’teki hapishane kapılarının açılması ve Washington’daki yaptırım kararlarının gevşetilmesi, soğuk savaş sonrası dönemin klasik “ticaret” diplomasisinin modern bir tezahürü. Potasyum gübresi gibi somut bir ekonomik çıkar, onlarca insanın özgürlüğüne vesile oldu. Ancak bu özgürlüğün bedeli, çoğu için vatanlarından ayrılmak ve sürgün hayatına başlamak oldu. Sürecin, Belarus’ta kalan yüzlerce diğer siyasi mahkumun durumu ve iki ülke arasındaki geri kalan yaptırımların kaderi için ne anlama geleceği ise şimdilik belirsizliğini koruyor.

Haber, Reuters, The New York Times, Belarus Devlet Başkanlığı açıklamaları, Ukrayna merkezli “Yaşamak İstiyorum” projesi ve İnsan Hakları Örgütü Viasna’nın bilgileri referans alınarak genişletilmiş ve detaylandırılmıştır.


İlgili Haberler

Sırbistan, Rusya ile anlaşma sağlanamadığı için başka ülkelerden gaz alımına hazırlanıyor

haberci

Dünya’nın düz olduğunu kanıtlayana 3 milyar dolarlık şirketini verecek

haberci

Hamas, Gazze için teknokrat yönetimini işaret etti

haberci
Yükleniyor....

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası