Altın Fiyatlarındaki Fırlama İmitasyon Takı Pazarını Ateşledi: Uzmanlar “Sağlık Riski” Konusunda Uyarıyor
Son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve küresel belirsizlikler, yatırım aracı olarak görülen altının ons fiyatlarını tarihi seviyelere taşırken, bu durum günlük hayatın ve özel günlerin vazgeçilmezi olan altın takıları adeta lüks tüketim haline getirdi. Düğünlerde, nişanlarda veya günlük hayatta takılarını yenilemek isteyen ancak fiyatlar karşısında bütçesi yetersiz kalan vatandaşlar, çözümü giderek büyüyen imitasyon altın takı pazarında arıyor. Ancak uzmanlar, cazip fiyatlarıyla dikkat çeken bu ürünlerin uzun vadeli kullanımda ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda ısrarlı uyarılarda bulunuyor.
Gerçek ile Sahte Arasındaki Uçurum: Fiyat Karşılaştırması
Piyasadaki fiyat farkının boyutunu anlamak için Kapalıçarşı ve imitasyon satıcılarındaki rakamlara bakmak yeterli. Geleneksel kuyumculukta bir Ajda bileziğin fiyatı 58 bin TL’ye kadar çıkabilirken, aynı modelin altın kaplama veya altın suyuna batırılmış imitasyon versiyonu 450 TL’den satılıyor. Benzer şekilde, 20 gramlık gerçek bir Trabzon burma bilezik 105 bin TL civarında seyrederken, imitasyonu 750 TL’ye alıcı bulabiliyor. Ankara burması gibi modellerde de bu fark yüzlerce katı bulabiliyor. Bu çarpıcı fark, tüketiciyi ekonomik tercih yapmaya zorluyor.
Pazarın Aktörleri Ne Diyor?
Kuyumcu Mustafa Şahin, gerçek altın piyasasındaki hareketliliği şöyle özetliyor: “Vatandaş birkaç gündür satış ağırlıklı. Altının ons fiyatı düşmeye başladı. Amerika ile Çin’in görüşmelerinden dolayı olumlu bir haber çıkacağına inandıkları için ons fiyatı dışarıda altının geri gelmeye başladı. Bundan dolayı da vatandaş şu an satışta, alıcı az.”
Diğer taraftan, imitasyon pazarı tam tersine hareketli. İmitasyon altın satıcısı Engin Nerede, talepteki artışı net bir şekilde ifade ediyor: “Çoğu insan alamadığı için şu an bizi tercih ediyorlar. Bizde altın kaplamaları tercih ediyorlar. Şu an en çok tercih edilen Ajda bilezik, Trabzon burması, Ankara burması. Altın bayağı yükselişte olduğu için bizim sahte dediğimiz, altın kaplama dediğimiz ürünlere talep daha yüksek.” Nerede, ürünlerinin “altın suyuna batırılmış” olduğunu ve görünüm itibarıyla gerçeğinden ayırt edilmesinin zor olduğunu belirtiyor.
Tüketici Tercihleri: İktidar mı, Sağlık mı?
Tüketiciler ikiye ayrılmış durumda. Bir yanda, her koşulda gerçeğini tercih edenler var. Filiz Çakır, kızı için nişan takıları bakarken bu tutumunu şu sözlerle dile getiriyor: “Altın fiyatları yükseldi ama kendim için de olsa hiçbir zaman sahte altın alıp takmadım, tercih de etmiyorum. En küçüğünü alırsın ama gerçeğini takarsın.“
Diğer yanda ise ekonomik realiteler nedeniyle imitasyonu seçmek zorunda kalan, ancak bunun bedelini bazen sağlığıyla ödeyen tüketiciler var. Zuhal Akçay, yaşadığı deneyimi anlatıyor: “Öncesinde kullanıyordum; ama diğer imitasyonlar bana alerji yapıyordu. Kaşınıyordum; kızarıklık oluyordu; vücut takmamı istemiyordu. Şimdi mecburen imitasyon kullanmak zorunda kaldım. Altın fiyatları yüksek olduğundan dolayı imitasyonları tercih ediyorum. Birkaç sefer deneyerek artık reaksiyonlarım azaldı diyebilirim.” Akçay’ın sözleri, bir alışma sürecine işaret etse de, uzmanlar bu durumun tehlikeli olabileceğine dikkat çekiyor.
Uzmanların Çok Ciddi Uyarıları: Sadece Alerji Değil, Sistemik Risk!
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, imitasyon takıların içeriğindeki gizli tehlikelere ışık tutuyor. Kutlubay’a göre, bu ürünlerin içerisine maliyeti düşürmek için nikel, kadmiyum, kurşun ve cıva gibi ağır metaller karıştırılabiliyor.
Prof. Dr. Kutlubay, bu metallerin yol açabileceği sorunları iki ana başlıkta ele alıyor:
1. Deriyle Temas Sonucu Gelişen Reaksiyonlar:
Özellikle nikel alerjisi, toplumda yaygın görülen bir durum. Bu metallerle temas eden deride şişlik, kızarıklık, şiddetli kaşıntı, ödem ve su toplaması gelişebiliyor. Daha da tehlikelisi, terle birlikte bu metallerin deri altına nüfuz etmesi. Kutlubay, reaksiyonun her zaman lokal kalmayabileceğini vurgulayarak, “Bir sahte küpe, sahte kolye takmanız sadece o bölgede reaksiyon oluşturmuyor. Tüm vücutta yaygın, hatta acil ve yoğun bakıma girmeyi gerektiren nefes darlığı, solunumun durması, tansiyon düşüklüğü gibi şiddetli reaksiyonlar da meydana gelebiliyor” uyarısında bulunuyor. Ayrıca, özellikle boyun ve koltuk altı gibi bölgelerde deride kalıcı renk değişiklikleri ve koyulaşmalar görülebiliyor.
2. Sistemik ve Uzun Vadeli Sağlık Riskleri:
Kutlubay’ın altını çizdiği bir diğer nokta, bu metallerin deri altından kana karışma ihtimali. Bu oran düşük olsa da, yıllarca ve sürekli maruz kalındığında risk artıyor. Kana karışan kurşun, kadmiyum gibi ağır metallerin, uzun vadede koroner bozukluklara, büyüme ve gelişme geriliklerine, hormonal dengesizliklere ve çocuklarda erken ergenliğe yol açabileceği teorik olarak mümkün. Prof. Dr. Kutlubay, “Bu tarz aksesuarlara maruz kalmak ileride deride problem çıkarabiliyor. Sahte takılardan, sahte ürünlerden uzak durun” çağrısını yapıyor ve tüketicilere şu altın kuralı hatırlatıyor: “Bir malın belli bir ederi vardır. Eğer bu ederi çok düşük fiyatta buluyorsanız veya ruhsatlı bir yerden almıyorsanız, ondan uzak durun.“
Sonuç: Bilinçli Tercih Yapmak Esas
Altın fiyatlarındaki yükseliş, tüketicileri kaçınılmaz olarak daha uygun fiyatlı alternatiflere yönlendiriyor. Ancak, görünüşte cazip olan bu alternatifler, özellikle bilinçsiz ve uzun süreli kullanımda, maddi tasarruftan çok daha ağır bedeller ödetebilir. Uzmanların işaret ettiği riskler, alerjik reaksiyonlardan çok daha öteye, kalıcı sağlık sorunlarına kadar uzanıyor. Tüketicilere düşen, kısa vadeli ekonomik rahatlık ile uzun vadeli sağlık risklerini iyi tartmak ve mümkün olduğunca ruhsatlı, güvenilir satıcılardan, kalitesi belgelenmiş ürünleri tercih etmek olmalı. Gerçek altın alımında ise, “az ama öz” felsefesiyle hareket etmek, Filiz Hanım’ın dediği gibi, en doğru yaklaşım gibi görünüyor.