Yeni Zelanda’nın kozmopolit başkenti Auckland, bugünlerde sıradışı ve neredeyse bir gerilim filminden fırlamışa benzeyen bir hırsızlık olayıyla çalkalanıyor. Olay, dünyaca ünlü kuyumcu evi Faberge‘nin imzasını taşıyan, James Bond temalı ahtapot şeklindeki bir yumurta kolye ucunun, bir kuyumcu dükkanından göz kamaştırıcı bir şekilde çalınmasıyla başladı. Eserin piyasa değeri, tam 33.585 Yeni Zelanda Doları, yani Türk Lirası cinsinden yaklaşık 806.000 TL olarak belirlenmiş durumda.

Polis kayıtlarına göre, Auckland’daki bir kuyumcu mağazasından yerel saatle 15.30 civarında acil bir ihbar geldi. İhbar, vitrinde sergilenen paha biçilmez bir mücevherin aniden kaybolduğunu bildiriyordu. Güvenlik kameralarının hızla incelenmesi, olayın şaşırtıcı ve alışılmadık detaylarını ortaya çıkardı.

Gözlemler, 32 yaşındaki bir şüphelinin, bu değerli objeye yaklaştığını ve onu çaldıktan sonra beklenmedik bir hamleyle yuttuğunu gösteriyordu. Bu cesur ve tehlikeli eylem, mücevher hırsızlığı tarihinde nadir görülen bir vakayı işaret ediyor. Polis ekipleri, şüpheliyi kısa süre içinde olay yerinden uzakta olmayan bir konumda tespit ederek gözaltına aldı. Şüpheli, hırsızlık iddiasıyla Auckland Bölge Mahkemesi’ne çıkarıldı. Yapılan ilk duruşmanın ardından hakim, sanığın tutuklu yargılanmasına karar verdi. Sürecin, şüphelinin sağlık durumu ve çalınan eserin güvenli bir şekilde geri alınmasına yönelik acil önlemler etrafında şekilleneceği belirtiliyor.

Çalınan obje, sıradan bir mücevher değil. Faberge ismi, 19. yüzyılın sonlarında Rus İmparatorluk ailesi için yaratılan, efsanevi ve karmaşık sanat eserleri niteliğindeki “Fabergé Yumurtaları” ile dünya çapında ün kazanmış bir marka. Firmanın modern koleksiyonları da bu ihtişamı sürdürüyor. Faberge’nin resmi web sitesinde yer alan bilgilere göre, bu özel James Bond Ahtapot Yumurtası Kolye Ucu, 18 ayar sarı altın kullanılarak titizlikle işlenmiş. Üzeri, 60 adet beyaz pırlanta ve 15 adet mavi safir ile bezenerek, lüks ve zarafetin bir simgesi haline getirilmiş.

İşin daha da ilginç yanı, polis soruşturmasının şüpheli hakkında başka suçlamaları da gün yüzüne çıkarmış olması. Yetkililerin açıklamalarına göre, aynı şahıs, 12 Kasım’da yine aynı kuyumcudan bir iPad tableti çalmakla suçlanıyor. Ertesi gün, yani 13 Kasım’da ise, Auckland’da özel bir adrese yapılan bir hırsızlıkla bağlantılandırılıyor. Bu kez çalınanlar, yaklaşık 100 dolar değerinde kedi kumu ve pire ilacı. Bu son hırsızlık, olaylar silsilesini daha da gizemli ve kişisel bir hale getiriyor. Şüphelinin motivasyonları ve bu birbirinden farklı görünen hırsızlıklar arasındaki olası bağ, soruşturmanın odak noktalarından biri.

Olay, Auckland’daki lüks perakende sektörünün güvenlik önlemlerini yeniden gözden geçirmesine neden olurken, sanat ve mücevher dünyasını da heyecanlandırdı. Faberge gibi bir evden çalınan böyle özel parçalar, genellikle uluslararası sanat piyasasında izi sürülemez hale gelir. Ancak bu vakada, şüphelinin eseri yutması, onu fiziksel olarak takip etmeyi mümkün kılan alışılmadık bir durum yarattı. Tıbbi gözetim altında, değerli yumurtanın vücuttan çıkarılması için bir operasyon gündeme gelebilir. Bu süreç, hem şüphelinin sağlığı hem de sanat eserinin zarar görmeden kurtarılması açısından büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, Auckland’da yaşanan bu olağanüstü olay, sadece yüksek değerli bir hırsızlık vakası değil, aynı zamanda suçun tuhaf ve beklenmedik yöntemlerine dair çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Faberge’nin James Bond Yumurtası, şu an için bir mahkemenin ve tıbbi prosedürlerin konusu olsa da, hikayesiyle hem yerel basının hem de uluslararası sanat çevrelerinin ilgi odağı olmaya devam edeceğe benziyor. Soruşturma, şüphelinin geçmişi ve bu şok edici eylemlerin ardındaki gerçek nedenler üzerinde derinlemesine ilerlerken, dünya bu değerli mücevherin kaderini merakla takip ediyor.