Gazze’de Ateşkes Gölgesinde Şiddet: İsrail Saldırılarında Çocuklar ve Siviller Hedefte
Trump planı çerçevesinde varılan ve 10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş beklenirken, İsrail ordusunun saldırıları Gazze’nin farklı bölgelerinde can almaya devam ediyor. Görgü tanıkları ve yerel kaynaklar, özellikle gençlerin ve çocukların hedef alındığı, sağlık hizmetlerine erişimin engellendiği yeni bir dizi trajik olayı gözler önüne seriyor.
Güney Gazze’de İki Genç: Kerem ve Cihad’ın Son Anları
Gazze’nin güneyindeki Mevasi bölgesi, ateşkes söylemlerine rağmen kanın akmaya devam ettiği yerlerden biri oldu. İsrail askerleri, bölgede 16 yaşındaki Kerem Zanun ile 17 yaşındaki Cihad Şefka‘yı hedef alan bir saldırı düzenledi. Olay yerindeki görgü tanıkları, her iki gencin de İsrail ateşi sonucu ağır yaralandığını ve kritik durumda olduklarını aktardı.
Ancak trajedi burada bitmedi. Yaralı gençlerin, hayatta kalmalarının tek umudu olan Han Yunus şehrindeki Nasır Hastanesi’ne nakledilmeleri engellendi. İsrail güçlerinin bölgedeki hareket kısıtlamaları ve ambargoları nedeniyle sağlık ekipleri gençlere ulaşamadı. Kerem ve Cihad, tıbbi müdahaleden yoksun bir şekilde, yaralarının yol açtığı kan kaybı ve şok nedeniyle hayatlarını kaybetti. Bu olay, Gazze’deki tıbbi erişim krizinin ve insani felaketin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi.
Kuzeydeki İhlal: Ateşkes Bölgesine Dönüş ve Zahir’in Ölümü
Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliya bölgesi, İsrail ordusunun ateşkes anlaşması gereği çekildiği bölgelerden biri olarak biliniyordu. Ancak son gelişmeler, bu çekilmenin kalıcı olmadığını gösterdi. İsrail güçleri bölgeye yeniden ilerleyerek askeri varlığını tazeledi. Bu ilerleme sırasında açılan ateş sonucu 16 yaşındaki Zahir Nasır Şamiye ağır yaralandı.
Kerem ve Cihad’ın kaderi, Zahir için de tekrarlandı. Ağır yaralı halde bulunan Zahir Şamiye’ye, sağlık ekipleri yine ulaşamadı. Bölgedeki çatışma ortamı ve engellemeler nedeniyle ambulansların geçişi mümkün olmadı. Zahir de, kurtarılabilecekken, temel insani yardımdan mahrum bırakılarak yaşamını yitirdi.
Halave Mülteci Kampı ve Merkez Gazze’de Artan Şiddet
Cibaliya’daki Halave Mülteci Kampı yakınlarında mevzilenen İsrail askerlerinin açtığı kontrolsüz ateş, bu sefer isimleri henüz kamuoyuna açıklanmayan iki Filistinlinin daha ölümüne neden oldu. Mülteci kampları, uluslararası hukuk tarafından özel koruma statüsüne sahip alanlar olmasına rağmen, saldırılardan nasibini almaya devam ediyor.
Ayrıca, Gazze’nin orta ve güney bölgelerine düzenlenen hava saldırıları ve yoğun topçu ateşi sonucunda en az 5 Filistinlinin yaralandığı bildirildi. Bu saldırılar, yerleşim bölgelerini ve sivil altyapıyı hedef alarak, bölgedeki insani durumu daha da kötüleştiriyor.
10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesten bu yana, İsrail saldırılarında Gazze’de yüzlerce sivil öldü ve yaralandı.
Daha geniş perspektiften bakıldığında: İsrail’in Ekim 2023’te başlattığı topyekûn saldırılarda ulaşılan resmi rakamlar dehşet verici:
70.369 Filistinli hayatını kaybetti, 171.069 kişi ise yaralandı. Bu sayılar, her gün artmaya devam ediyor.
Analiz: Ateşkes mi, Stratejik Ara mı?
Yaşanan son olaylar, 10 Ekim ateşkesinin bölgede kalıcı bir barış veya güvenlik ortamı sağlamaktan uzak olduğunu gösteriyor. İsrail güçlerinin, ateşkesi bir “stratejik ara” veya pozisyon değiştirme fırsatı olarak kullandığı, sivil nüfusa yönelik askeri operasyonları farklı bölgelerde sürdürdüğü görülüyor. Özellikle çocuk ve genç ölümlerindeki ısrar ve sağlık hizmetlerine erişimin kasıtlı olarak engellenmesi, uluslararası insani hukukun ciddi ihlalleri olarak kayıtlara geçiyor.
Gazze’deki insani kriz, sadece silahlı çatışmalarla sınırlı değil. Tıbbi erişimin engellenmesi, ambulansların hareket alanının kısıtlanması, hastanelerin üzerindeki baskı, görünürdeki ateşkes durumunun ardındaki gerçek ve süregiden insani felaketi gözler önüne seriyor. Bölge halkı, bir yandan yıkımın fiziksel enkazı altında hayata tutunmaya çalışırken, diğer yandan sistematik bir şekilde temel yaşam haklarından mahrum bırakılıyor.
Haber, yerel görgü tanıkları, Gazze sağlık bakanlığı yetkilileri ve insan hakları gözlemcilerinin aktarımlarına dayanarak hazırlanmıştır. Rakamlar, Filistinli yetkililerin resmi kayıtlarından derlenmiştir. İsrail ordusu, söz konusu bireysel olaylarla ilgili anlık bir açıklama yapmamıştır.