Kamu Denetçiliği Kurumu’ndan Kritik Karar: İŞKUR Personelinin Mağduriyeti Giderilecek
Kamu yönetiminde yaşanan idari gecikmeler, çalışanların maddi haklarını doğrudan etkileyebiliyor. Bu tür mağduriyetlerin çözümünde önemli bir rol üstlenen Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), son olarak İŞKUR’da (Türkiye İş Kurumu) görev yapan bir meslek danışmanının başvurusunu haklı bularak, idarenin “hizmet kusuru” nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kaybı telafi etmesi gerektiğine hükmetti. Karar, kamu çalışanlarının hak arama süreçlerinde ombudsmanlık kurumunun etkin rolünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Derece Güncelleme Talebi ve Yaşanan İdari Gecikme
Olay, İŞKUR’da meslek danışmanı olarak görev yapan bir kamu çalışanının, lisans diplomasını ilgili birimlere teslim etmesiyle başladı. Mevzuat gereği, lisans mezuniyetini belgeleyen çalışanların derece ve kademe ilerlemelerinin güncellenmesi ve bu doğrultuda maaşlarında artış yapılması gerekiyor. Söz konusu çalışan da diplomasını teslim ettikten sonra derecesinin güncellenmesi için resmi talepte bulundu.
Ancak, kurum içindeki idari işleyişte yaşanan bir aksaklık nedeniyle, bu basit ve rutin sayılabilecek personel işlemi iki ay gibi uzun bir sürede tamamlanabildi. Bu gecikme, çalışanın yeni derecesine uygun maaşı alamamasına ve dolayısıyla iki aylık bir maaş farkı oluşmasına neden oldu. Çalışan, hakkı olan bu maddi fark için kurumuna başvurduğunda ise talebi reddedildi. Yaşanan bu red kararı, mağduriyetin çözümü için yeni bir kapı arayışını beraberinde getirdi.
KDK Devreye Girdi: “Gecikme Hizmet Kusurudur”
İdari yollarla sonuç alamayan çalışan, hak arayışını Kamu Denetçiliği Kurumu’na taşıdı. KDK, yaptığı titiz inceleme sonucunda, çalışanın derece güncelleme talebinin zamanında ilgili birimlere iletilmediğini ve mevzuatta öngörülen sürelerin aşıldığını tespit etti. İncelemede, yaşanan bu gecikmenin idarenin işleyişinden kaynaklandığı ve çalışanın kontrolü dışında geliştiği vurgulandı.
KDK, hazırladığı detaylı tavsiye kararında, bu durumu açık bir şekilde “hizmet kusuru” olarak nitelendirdi. Kararda, “Kamu hizmetinin geç işlemesi nedeniyle ortaya çıkan zarar idare tarafından giderilmelidir” ilkesine atıfta bulunularak, idarenin sorumluluğunun altı çizildi. Kurum, sadece iki aylık maaş farkının değil, bu tutarın yasal faiziyle birlikte çalışana ödenmesi gerektiğini hükme bağladı. Bu karar, idari gecikmelerin sadece vakit kaybı değil, aynı zamanda tazmin edilmesi gereken maddi bir zarar doğurabileceği prensibini pekiştirdi.
İŞKUR’dan Uzmanlık Kararına Uyum ve Çalışanın Hakkının İadesi
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tavsiye kararı, ilgili idare olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ve İŞKUR’a iletildi. KDK kararları bağlayıcı nitelikte olmasa da, kamu yönetimi üzerinde ahlaki ve uzmanlığa dayalı bir otorite ve baskı unsuru oluşturuyor. Bu olayda da İŞKUR, KDK’nin tespit ve tavsiyelerini dikkate alarak harekete geçti.
Kurum, KDK’ye gönderdiği yazılı bildirimde, söz konusu çalışanın iki aylık maaş farkının yasal faiziyle birlikte ödeneceğini ve gerekli mali işlemlerin başlatılacağını taahhüt etti. Bu gelişme, çalışanın uzun süredir devam eden mağduriyetinin giderilmesinin önünü açtı. Süreç, kamu çalışanlarının benzer idari gecikmelerle karşılaşmaları durumunda, iç denetim yolları tükendikten sonra Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurarak haklarını arayabileceklerini gösteren somut bir örnek teşkil etti.
Daha Geniş Bir Perspektif: Kamu Yönetiminde Hesap Verebilirlik
Bu olay, sıradan bir personel işleminden çok daha fazla anlam taşıyor. Olay, kamu idarelerinin iş süreçlerindeki aksaklıkların vatandaş ve çalışanlar üzerinde yarattığı maddi sonuçlara dikkat çekiyor. KDK’nin “hizmet kusuru” vurgusu, idarelerin sadece işlem yapmakla değil, bu işlemleri makul sürede ve eksiksiz tamamlamakla da yükümlü olduğunu hatırlatıyor.
Karar, aynı zamanda, idari yargı yoluna gitmeden, daha hızlı ve düşük maliyetli bir alternatif olan ombudsmanlık (kamu denetçiliği) mekanizmasının etkinliğini ortaya koydu. Vatandaşların ve kamu çalışanlarının devletle olan ilişkilerinde yaşadıkları sorunların çözümünde KDK’nin tarafsız bir hakem olarak nasıl rol oynayabildiğini gösterdi. İŞKUR’un karara uyum sağlaması ise, kamu kurumlarının denetim ve eleştiri mekanizmalarına açık olması ve hatalarını telafi etme iradesi göstermesi açısından olumlu bir davranış olarak kayda geçti.
Sonuç olarak, bir İŞKUR çalışanının diplomasını teslim etmesiyle başlayan süreç, kamu yönetiminde hesap verebilirlik, idari işlemlerin zamanında sonuçlandırılmasının önemi ve bireysel hakların korunması konularında önemli bir ders niteliği taşıyor. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bu kararı, benzer mağduriyetlerin yaşanmaması için tüm kamu idarelerine yönelik güçlü bir uyarı işlevi de görüyor.