Tarımda Alarm Zilleri: TÜİK Verileriyle Üretimdeki Çöküşün Boyutları
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye tarım sektörünün karşı karşıya olduğu derin krizi, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en güncel verilerine dayanarak çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Gürer’in açıkladığı rakamlar, yalnızca birkaç yılı değil, son çeyrek yüzyılı kapsayan bir üretim erozyonunu ve özellikle 2025’te yaşanan trajik düşüşleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Bu veriler, iklimsel krizlerin ötesinde, yapısal sorunların ve politik yetersizliklerin, ekonominin temel direği olan tarımı nasıl bir uçuruma sürüklediğini açıkça gösteriyor.
Buğdayda Tarihi Çöküş ve Tahılların Hızlı Gerileyişi
Gürer, özellikle buğday üretimindeki dramatik düşüşe dikkat çekiyor. Türkiye’nin stratejik bir değeri olan bu temel üründe yaşanan gerileme, gıda güvenliği açısından ciddi tehditler barındırıyor. 2002’de 19.6 milyon ton olan buğday üretimi, 2025’te 17.9 milyon tona kadar indi. Daha da çarpıcı olan, bir yıl içindeki kayıp: 2024’te 20.8 milyon ton olan üretim, yalnızca bir yılda 2.9 milyon ton azalarak endişe verici bir tablo çizdi. Gürer, bu durumu şu sözlerle özetliyor: “Bu, daha fazla ithalat anlamına geliyor. Ülkenin ihtiyacını karşılamayan bir üretim seviyesiyle karşı karşıyayız.“
Buğdaydaki bu çöküş, diğer tahıl ürünlerinde de kendini gösteriyor. Genel tahıl üretimi, 2025’te bir önceki yıla göre %12.3 oranında azalarak 34.2 milyon tona geriledi. Arpa üretiminde %25.9’luk sarsıcı bir düşüşle 8.1 milyon tondan 6 milyon tona inilirken, çavdar ve yulaf gibi ürünlerde de benzer dramatik gerilemeler yaşandı.
Kuru Baklagiller ve Yağlı Tohumlarda Korkutucu Gerileme
Protein kaynağı olarak hayati önem taşıyan kuru baklagillerdeki durum, uzun vadeli bir çöküşü işaret ediyor. Gürer, “Kuru baklagillerde tüm ürünler 2002 seviyelerinin altında kaldı” diyerek tablonun vahametini vurguluyor. Kırmızı mercimek üretimi, 2002’deki 500 bin ton seviyesinden 2025’te 250 bin tona inerek tam yarı yarıya azaldı. Nohut üretimi 575 bin tondan 413 bin tona, kuru fasulye ise 289 bin tondan 247 bin tona geriledi.
Yağlı tohumlarda da durum iç açıcı değil. Soya üretiminde %17.4, ayçiçeği üretiminde %11.8 oranında düşüş yaşanırken, şeker pancarı üretimindeki %2’lik gerileme, şeker sanayisi için alarm zilleri çaldırıyor.
Sebze Üretiminde Durgunluk, Meyvede Felaket
Sebze üretiminde genel olarak %0.9 gibi sınırlı bir düşüş gözlense de, bazı kilit ürünlerdeki kayıplar dikkat çekiyor. Domateste %7.6, salçalık kapya biberde %4.7, hıyarda ise %2 oranında üretim kaybı yaşandı.
Asıl felaket ise meyve, içecek ve baharat bitkileri sektöründe ortaya çıktı. Bu kategorideki toplam üretim, 2024’te 28 milyon tondan 2025’te 19.6 milyon tona inerek tüm zamanların en sert düşüşüyle %30.9 oranında çöktü. Elma üretimindeki %48.3’lük gerileme, yıllık ortalama 4 milyon ton üretim yapan Türkiye’yi hem iç piyasada hem de ihracatta zora soktu. Şeftalide %46.1, nektarinde %44.1 oranında dramatik kayıplar kaydedildi.
En ağır darbelerden biri kiraz üretiminde yaşandı. Ortalama 700 bin ton kiraz üreten Türkiye’de, bir önceki yıla göre %70.6 gibi akıl almaz bir düşüş gerçekleşti. Bu durum, hem iç hem de dış piyasalarda derin yaralar açtı.
Sert kabuklu meyveler de bu krizden payını aldı. Fındıkta %38.5, cevizde %38.2, Antep fıstığında ise %61.5 oranında üretim kaybı yaşandı. Zeytin üretimindeki %34.7’lik düşüş ise sofralık zeytin ve zeytinyağı sektörünü doğrudan etkiliyor.
Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) ve Destek Mekanizmalarındaki Çıkmaz
Gürer, bu büyük kayıpların ardında yatan nedenlerden birinin destek sistemlerindeki aksaklıklar olduğunu vurguluyor. “Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil olmayanlar destekten mahrum kaldı” diyen Gürer, çiftçilerin önemli bir kısmının devlet yardımlarından faydalanamadığını ve bunun üretim motivasyonunu derinden sarstığını ifade ediyor. TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) gibi mekanizmaların yetersizliği, çiftçinin artan girdi maliyetleri, düşük alım fiyatları ve ağır borç yükü altında ezilmesine yol açıyor.
Sonuç: Tarım Politikaları Acilen Yeniden Şekillendirilmeli
Ömer Fethi Gürer, bu verilerin yalnızca küresel iklim değişikliği ve zirai don gibi doğal afetlerle açıklanamayacağını sert bir dille vurguluyor. Üretimdeki bu çöküşün temelinde yanlış tarım politikalarının yattığını savunan Gürer, hükümeti çiftçiyi koruyacak ve üretimi teşvik edecek somut adımlar atmaya davet ediyor: “Üretim ve verim artışı için iktidar, destekleri çoğaltmalı ve ürün alım fiyatlarında çiftçinin refahını gözeten bir yaklaşımla üretimi canlandırmalıdır.“
Bu rakamlar, Türkiye’nin gıdada kendine yeterlilik hedefinden hızla uzaklaştığını, ithalata bağımlılığın artan bir risk haline geldiğini ve tarımın sürdürülebilirliği için acil, kapsamlı bir politika dönüşümüne ihtiyaç duyulduğunu acı bir şekilde ortaya koyuyor.
Haber içeriği, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in TÜİK verilerine dayandırdığı açıklamalarından derlenmiştir.
Kaynak: www.sozcu.com.tr
Not: Yazı, haber ve fotoğrafların tüm telif hakları kaynak siteye aittir.