Gazze’de İkili Felaket: Savaşın Gölgesinde Doğal Afet Can Alıyor
Gazze Şeridi, insani krizin her boyutunu derinlemesine yaşayan bir coğrafya olarak, bugünlerde sadece silahların ve bombardımanların değil, gökyüzünden inen yağmurların da yıkıcı gücüyle boğuşuyor. Sık sık ihlal edilen ateşkes anlaşmalarının gölgesinde ve devam eden sıkı ablukanın ortasında, bölge adeta bir açık hava hapishanesine dönüşmüş durumda. Bu koşullar altında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’tan gelen son açıklama, durumun ne kadar kritik bir noktaya ulaştığını bir kez daha tüm dünyaya haykırıyor.
Dr. Ghebreyesus, sosyal medya üzerinden yaptığı son paylaşımda, Gazze’de yaşanan trajik bir gelişmeyi duyurdu: “Gazze’de, şiddetli yağmurlar nedeniyle son 24 saatte en az 10 kişinin öldüğü bildirildi.” Bu kısa ancak çarpıcı ifade, bölgedeki insani felaketin boyutlarını anlamak için tek başına yeterli. Ancak rakamların ardında, çok daha karmaşık ve içler acısı bir gerçeklik yatıyor.
Bu ölümler, basit bir doğal afetin sonucu değil. Aksine, aylardır süren yoğun çatışmalar, yıkım ve kapsamlı abluka nedeniyle dayanıksız hale getirilmiş bir toplumun, en temel doğa olaylarına dahi nasıl dirençsiz kaldığının acı bir kanıtı. Yağmur suları, altyapısı tamamen çökmüş, her tarafı enkaz yığınına dönmüş bir Gazze’de, sel ve çöküntü riskini katbekat artırıyor. İnsanlar, güvenli barınaklardan yoksun bir şekilde, bu tehlikelerle baş başa kalıyor.
DSÖ Genel Direktörü, açıklamasının devamında, bu ölümlerin arka planını oluşturan sefalet ortamını gözler önüne serdi. Binlerce aile, ağır kış koşullarına karşı neredeyse hiç koruma sağlamayan, su geçiren çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Bu çadır kamplar, soğuk, nem ve çamurla mücadele eden, büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan insanlar için bir “barınak” olmaktan çok uzak. Isınma, temiz suya erişim ve gıda gibi en temel ihtiyaçlar dahi karşılanamıyor.
Bu fiziksel koşullar, kaçınılmaz olarak halk sağlığı üzerinde yıkıcı bir etki yaratıyor. Ghebreyesus, yetersiz temiz su kaynakları ve hijyen imkânlarının yokluğunun, salgın hastalıklar için mükemmel bir ortam hazırladığı konusunda uyardı. Grip gibi akut solunum yolu enfeksiyonlarının yanı sıra, kirli su ve kötü sanitasyon koşullarının doğrudan sonucu olan hepatit ve ishal vakalarında da büyük bir artış bekleniyor. Zaten savaş yaraları ve yetersiz beslenme ile zayıf düşmüş bağışıklık sistemleri, bu hastalıklar karşısında savunmasız kalıyor.
Krizin bir diğer kritik boyutu ise tıbbi müdahale kapasitesinin neredeyse tamamen felç olmuş olması. Dr. Ghebreyesus, uluslararası topluma seslenirken, Gazze’ye hayati önem taşıyan tıbbi malzemelerin girişine izin verilmemesinin, DSÖ ve diğer insani yardım kuruluşlarının çalışmalarını nasıl imkansız hale getirdiğini vurguladı. İlaçlar, serumlar, temel tedavi kitleri ve koruyucu ekipmanlar abluka nedeniyle bölgeye ulaştırılamıyor. DSÖ, mevcut imkânları zorlayarak, hastalıklara yakalananları tespit etmeye ve tedavi etmeye çalışsa da, bu çabalar ihtiyacın yanında çok küçük kalıyor.
Bu son yağmur kaynaklı ölümler, bölgedeki ilk vaka değil. Daha önce, 10-12 Aralık tarihleri arasında etkili olan aşırı yağışlar ve “Byron” fırtınası nedeniyle 14 kişinin daha hayatını kaybettiği resmi olarak açıklanmıştı. Bu, iklim olaylarının Gazze’de artık düzenli bir ölüm sebebi haline geldiğini gösteriyor. Mevsim normallerinin üzerindeki her yağış, altyapı yokluğu ve aşırı kalabalık, güvensiz geçici barınaklar nedeniyle ölümcül bir tehdit oluşturuyor.
Sonuç olarak, Gazze’de yaşananlar, silahlı çatışma, siyasi abluka, insani ihmal ve iklim koşullarının iç içe geçerek nasıl tam bir insanlık trajedisi yarattığının canlı örneği. Rakamlar -24 saatte 10, birkaç günde 14 ölüm- soğuk istatistikler olmanın ötesinde, her biri bir ailenin yok oluşunu, bir geleceğin karartılışını temsil ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarıları, uluslararası topluma, insani yardım koridorlarının derhal ve koşulsuz şekilde açılması, tıbbi malzeme akışının sağlanması ve Gazze halkının insan onuruna yaraşır barınma ve sağlık hizmetlerine kavuşması için acil adım atılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Aksi takdirde, bilanço sadece yağmurlarla değil, sessiz kalan vicdanlarla da daha da ağırlaşmaya devam edecek.