Estonya Heyetinin Hindistan Ziyaretinde Yaşanan Diplomatik ve Kişisel Gerilimler
Tibet Destek Grubu’nun resmi ziyareti, alkol ve protokol tartışmalarıyla gölgelendi; geçmiş olaylar ve resmi açıklamalar krizi derinleştirdi.
Estonya’nın önde gelen gazetelerinden Ohtuleht‘in detaylı haberine göre, ziyaret sırasında yaşananlar, uluslararası diplomasinin hassas dengelerini ve kültürlerarası iletişimde protokolün önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Heyette, Destek Grubu Başkanı Juku-Kalle Raid‘in yanı sıra milletvekilleri Tiit Maran, Anti Poolamets, Marek Reinaas ve Margit Sutrop yer aldı. Ancak ziyaretin seyrini değiştiren olaylar, özellikle Raid, Reinaas ve İçişleri Bakanı Danışmanı Kadri Napritson-Acuna etrafında şekillendi.
Haberde, Dalay Lama ile yapılacak olan görüşme öncesinde, ev sahibi Hint yetkililerin Estonyalı heyeti özel bir uyarı yapmak zorunda kaldığı belirtildi. Yetkililerin, kültürel farklılıklara saygı gösterdiklerini ancak fiziksel koşulların getirdiği bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandığı aktarıldı:
Bu uyarının, heyetin alkol tüketiminin fark edilmesi ve endişe yaratması üzerine yapıldığı öne sürüldü. Uyarının ardından, durumu değerlendirmek için acil bir “kriz toplantısı” düzenlendiği ve toplantıda söz konusu üç ismin de hazır bulunduğu ifade edildi.
Toplantıda yaşanan gerilimin, Juku-Kalle Raid’in sözleriyle doruğa çıktığı iddia edildi. Raid’in, “Biz burada pioner kampında değiliz” şeklindeki sözleriyle tartışmayı sonlandırdığı belirtildi. Bu ifadenin, protokol uyarısını küçümseyen bir ton taşıdığı ve ev sahiplerini zor durumda bıraktığı yorumları yapıldı.
Ohtuleht gazetesi, bu olayın Juku-Kalle Raid’in alkolle bağlantılı ilk tartışması olmadığına dikkat çekti. Haberde, yaklaşık iki yıl önce Estonya Parlamentosu’nun içindeki bir büfede yaşanan bir olay hatırlatıldı. İddiaya göre Raid, arkadaşlarıyla birlikte büfede taşkınlık yapmış, duruma müdahale etmek isteyen personel üzerinde baskı kurmuş ve olay polisin çağrılmasına neden olmuştu. Aynı gün, Raid’in daha sonra parlamento genel kurul salonunda uyuyakaldığı da iddialar arasındaydı. Bu geçmiş olay, Raid’in davranışlarına ilişkin süregelen endişeleri gündeme getirdi.
Öte yandan, ziyarete katılan isimlerden İçişleri Bakanı Danışmanı Kadri Napritson-Acuna, haber yayımlanmadan hemen önce sosyal medya üzerinden bir açıklama yaparak iddialara sert bir şekilde karşı çıktı. Napritson-Acuna, Ohtuleht gazetesinde yer alan haberin “kötü niyetli ve çarpıtılmış” olduğunu savundu.
Napritson-Acuna açıklamasında, Juku-Kalle Raid’in Tibetli topluluklar nezdindeki itibarına vurgu yaparak, onun Tibetliler arasında “bir kahraman” olarak görüldüğünü iddia etti. Ayrıca, kendi katılımına ilişkin önemli bir açıklamada bulunarak, bu ziyarete resmi bir görevle değil, bakanlıktan alınmış onaylı ve kayıtlı kişisel izni kapsamında katıldığını belirtti. Seyahat masraflarının kendisine ait olduğunu, Estonya vergi mükellefleri tarafından karşılanmadığını ve bu süreçte Estonya devletini temsil etmediğinin altını çizdi.
Bu olay, siyasi figürlerin kişisel davranışlarının uluslararası ilişkileri nasıl etkileyebileceğine dair çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Bir yanda kültürel duyarlılık ve diplomatik protokol gereklilikleri, diğer yanda kişisel özgürlükler ve temsil yetkisi arasındaki ince çizgi, bu ziyaretle birlikte bir kez daha tartışmaya açıldı. Estonya medyasında geniş yankı bulan iddialar ve sonrasında gelen açıklamalar, konunun sadece bir ziyaretin ötesinde, siyasilerin hesap verebilirliği ve davranış standartlarına ilişkin daha geniş bir kamuoyu sorgulamasına dönüşme potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Ziyaretin asıl amacı olan Tibet meselesine destek, yaşanan bu kişisel ve protokol krizi gölgesinde kalmış görünüyor.