Emekli Maaşı Krizi: Sessizlik ve Beklentiler Arasında Sıkışan Milyonlar
Türkiye’de, çalışma hayatlarının sonunda emekli olmuş milyonlarca vatandaş, giderek derinleşen bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya. Temmuz 2024 ayında 16 bin 881 Türk Lirası’na yükseltilen en düşük emekli maaşı, resmi rakamlarla dahi hayat pahalılığının çok gerisinde kalarak, geniş bir kesimin adeta sefalet koşullarında yaşam mücadelesi vermesine neden oluyor. Sendikaların, emekli derneklerinin ve muhalefet partilerinin yükselen tüm çağrılarına rağmen, iktidar kanadından bu acil soruna dair somut ve insani bir müdahale gelmemesi, toplumda büyük bir hayal kırıklığı ve öfke birikimine yol açıyor.
Aralık Hareketliliği ve Önceden Verilmiş Bir Kararın Gölgesi
Yılın son ayı Aralık’ın gelmesi, geleneksel olarak asgari ücret ve emekli maaşı zammı tartışmalarının alevlendiği bir dönemi işaret ediyor. Tarafların bir araya geleceği, pazarlıkların yapılacağı ve nihai rakamların kamuoyu ile paylaşılacağı bu süreçte bir hareketlilik yaşanması beklenirken, Ekonomim gazetesinin edindiği bilgilere göre durum farklı bir seyir izliyor. Habere göre, iktidar en düşük emekli maaşı için şimdiden kararını vermiş durumda ve bu karar, mevcut yasal çerçevenin ötesine geçmeyen, enflasyonla sınırlı bir artışa işaret ediyor. Bu durum, emeklilerin beklentilerini karşılamaktan uzak, rutin bir idari düzenleme olarak öne çıkıyor.
3 Ocak’taki TÜİK Açıklaması: Kaderi Belirleyecek Rakamlar
Sürecin teknik ve hukuki kilit noktası, 3 Ocak 2025 tarihinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanacak olan yıllık enflasyon oranı. Normal mevzuat gereği, emekli maaşlarındaki artış bu enflasyon verisi üzerinden otomatik olarak hesaplanıyor ve taban aylıkları doğrudan etkilemiyor. Ancak son yıllarda AKP iktidarı tarafından rutin hale getirilen uygulama, süreci fiilen değiştirmiş durumda. İktidar, resmi enflasyon verilerini değiştirmeden doğrudan Meclis’e sunmakta ve en düşük emekli maaşına yapılacak zam, bu şekilde siyasi bir kararla belirlenmekte. Dolayısıyla, 3 Ocak’ta açıklanacak rakam, milyonların yeni yıldaki alım gücünün çerçevesini çizecek.
Hesaplamalar ve Çarpıcı Bir Karşılaştırma: Emekli Maaşı mı, Asgari Ücret mi?
Mevcut veriler ışığında yapılan hesaplamalar, durumun vahametini net bir şekilde ortaya koyuyor. Şu anda 16 bin 881 liranın üzerinde aylık alan emeklilerin maaşları, 3 Ocak’ta açıklanacak enflasyon oranı (yılın ikinci yarısı için beklenen %12.2) üzerinden artırılacak. Bu artışla birlikte, bu gruptaki emeklilerin maaşlarının yaklaşık 18 bin 940 liraya yükseleceği öngörülüyor.
Ancak asıl çarpıcı tablo, en düşük emekli maaşı ile asgari ücret arasındaki uçurumun ne zaman kapanacağı sorusunda yatıyor. Eğer 2025 yılında özel bir kanuni düzenleme yapılmaz ve yılın tamamında enflasyon, ekonomi yönetiminin öngördüğü gibi %20 civarında gerçekleşirse, en düşük emekli aylığı ile geçinmek zorunda olan milyonlar, mevcut asgari ücret seviyesine ancak 2027 yılının Şubat ayında ulaşabilecekler. O tarihte en düşük emekli aylığının 22 bin 728 lira olması bekleniyor. Bu, bir emeklinin, çalışan bir insanın asgari gelirine ulaşması için neredeyse iki buçuk yıl daha beklemek zorunda kalacağı anlamına geliyor.
Sonuç: İnsani Bir Krize Dönüşen Ekonomik Gösterge
En düşük emekli maaşı meselesi, artık sadece bir ekonomik gösterge veya bütçe kalemi olmaktan çıkmış durumda. Bu rakamların ardında, hayatlarını ilaç, gıda ve kira arasında seçim yapmak zorunda hisseden, ısınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan milyonlarca insan var. İktidarın bu konudaki sessizliği ve enflasyonla sınırlı artış politikası, emeklileri giderek daha da zorlaşan şartlara mahkum ediyor. Aralık ayındaki görüşmeler ve 3 Ocak’taki TÜİK açıklaması, bu sessizliğin bozulup bozulmayacağının, yoksa milyonların kaderinin bir kez daha enflasyon rakamlarına endekslenip endekslenmeyeceğinin cevabını verecek. Toplumun bu en kırılgan kesimine yönelik insani ve adil bir düzenleme yapılmadığı sürece, emekli yoksulluğu Türkiye’nin önündeki en ağır sosyal sorunlardan biri olmaya devam edecek.