Doktorlardan kadınlara uyarı üstüne uyarı: Bu alışkanlık meme kanseri riskini artırıyor






Meme Kanseri ve Beslenme: Sağlıklı Sanılan Besinlerdeki Gizli Riskler

Meme Kanseri ve Beslenme: Sağlıklı Sanılan Besinlerdeki Gizli Riskler

Meme kanseri, dünya genelinde kadınları en sık tehdit eden kanser türü olarak öne çıkıyor. İstatistikler çarpıcı: dünyada her 14 saniyede bir kadına meme kanseri tanısı konuyor. Bu yaygınlık, hastalığın önlenmesine yönelik her türlü bilimsel çalışmayı ve uzman uyarısını daha da kritik hale getiriyor. Konunun önemine işaret eden Meme Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Sina Ferahman, risk faktörleri arasında genellikle gözden kaçan bir noktaya, günlük beslenme alışkanlıklarına dikkat çekiyor. Ferahman’a göre, masum ve hatta sağlıklı zannedilen pek çok yiyecek, ölçüsüz tüketildiğinde farkında olmadan meme kanseri riskini artırabiliyor.

Hormon Bağımlı Kanser ve Besinlerin Taklitçi Etkisi

Doç. Dr. Ferahman, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 85’inin hormon bağımlı olduğunu vurgulayarak konunun biyokimyasal temelini açıklıyor. Yani, bu kanser türlerinin büyümesi ve yayılması, vücuttaki östrojen gibi belirli hormonların varlığına bağlı. İşte tam da bu noktada, tükettiğimiz bazı besinler devreye giriyor. Ferahman, “Bazı besinler, içerdikleri bileşenlerle vücuttaki östrojen benzeri bir etki göstererek bu hormonları taklit edebilir. Bu taklit mekanizması, özellikle hormon reseptörü pozitif olan meme kanseri hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını tetikleyebilir veya hızlandırabilir” diyor. Bu nedenle, evdeki sıradan beslenme rutinleri, farkında olunmadan risk profilini değiştirebiliyor.

Bilinen Risklerin Ötesi: “Sağlıklı” Besinlerdeki Ölçü Sorunu

İşlenmiş etler (salam, sosis, sucuk), trans yağlar, paketli atıştırmalıklar (cips vb.), gazlı içecekler ve rafine şekerlerin sağlık riskleri artık daha yaygın biliniyor. Ancak Doç. Dr. Ferahman’ın altını çizdiği asıl çarpıcı nokta, genellikle ‘süper gıda’ kategorisinde değerlendirilen bazı besinlerin kontrolsüz tüketimi.

Ferahman, “Keten tohumu, soya fasulyesi, badem, kaju gibi besinler elbette ki besleyici değeri yüksek gıdalardır. Ancak bu besinler, doğal olarak yüksek seviyelerde fitoöstrojen (bitkisel östrojen) içerirler. Sağlıklı diye düşünülerek her gün ve sınırsız miktarda tüketildiklerinde, vücuttaki ince hormon dengesini olumsuz yönde etkileyebilir, östrojenik aktiviteyi artırabilirler. Bu da uzun vadede risk oluşturabilir” uyarısında bulunuyor.

Peki, Ölçü Ne Olmalı?

Doç. Dr. Ferahman, bu besinlerin tamamen hayatımızdan çıkarılmasını değil, bilinçli ve ölçülü tüketilmesini öneriyor. İşte o kritik porsiyon önerileri:

  • Keten Tohumu: Günde bir tatlı kaşığını (yaklaşık 10 gram) geçmemeli. Öğütülmüş keten tohumunun biyoyararlanımı daha yüksektir, ancak aynı ölçü kuralı geçerlidir.
  • Soya ve Ürünleri: Soya sütü, tofu, edamame gibi ürünlerde günlük bir porsiyon (örneğin bir bardak süt veya avuç içi kadar tofu) aşılmamalı.
  • Badem, Kaju gibi Yağlı Tohumlar: Günde bir avuç içi (yaklaşık 20-30 gram) yeterli bir miktardır.

Görünmeyen Tehdit: Açıkta Satılan Ürünler ve Aflatoksin Riski

Doç. Dr. Ferahman’ın bir diğer önemli uyarısı ise, özellikle açıkta satılan kuru meyve ve kuruyemişlerle ilgili. Bu ürünler, uygun olmayan koşullarda (nem, sıcaklık) depolandığında veya uzun süre beklemiş olduğunda, küf mantarları tarafından üretilen ‘aflatoksin’ adlı maddeyi barındırabiliyor. Aflatoksin, güçlü bir kanserojen (kanser yapıcı) olarak biliniyor ve karaciğer kanserinin yanı sıra meme kanseri riskiyle de ilişkilendiriliyor.

“Bu nedenle,” diye ekliyor Ferahman, “kuru meyve ve kuruyemiş alırken güvenilir markaları tercih etmek, paketli ve son kullanma tarihi kontrol edilmiş ürünler seçmek, aldıktan sonra da serin ve kuru yerlerde muhafaza etmek hayati önem taşıyor. Ürünün renginde, kokusunda veya tadında bir tuhaflık hissedildiğinde tüketmekten kaçınılmalı.”

Küçük Değişiklikler, Büyük Koruma

Doç. Dr. Sina Ferahman, tüm bu bilgilerin ışığında umut verici bir mesaj veriyor: “Meme kanseri kompleks bir hastalık olsa da, yaşam tarzı değişiklikleri ve bilinçli beslenme ile riski azaltmak mümkün. Kilit nokta, ‘siyah ya da beyaz’ düşünmemek, hiçbir besini mucizevi ya da tamamen zararlı ilan etmemektir. Dengeli beslenme, her şeyin olduğu gibi sağlıklı besinlerin de ölçüsünü bilmekten ve besinleri güvenilir kaynaklardan temin etmekten geçer. Bu küçük ama etkili adımlar, uzun vadeli sağlığımız için en değerli yatırımlardır.”

Bu uyarılar, sadece meme kanseri için değil, genel sağlıklı yaşam prensipleri için de geçerli bir rehber niteliği taşıyor. Bilinçli tüketim, dengeli beslenme ve düzenli kontroller, modern tıbbın en güçlü koruyucu silahları olmaya devam ediyor.


İlgili Haberler

Japonların çörek otu araştırması tamamlandı: Faydaları sayılamıyor

haberci

2026’da başlıyor! Havaalanları, AVM’ler ve istasyonlara koyulacak, hayat kurtaracak

haberci

Bu yiyecekleri buzdolabına koyan hem cebinden hem de sağlığından olacak

haberci
Yükleniyor....

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası