BM’den İsrail’in ‘Yeni Sınır’ Açıklamasına Sert Tepki: Gazze’nin Bütünlüğü Tehlikede
İsrail Genelkurmay Başkanı’nın Gazze içinde çizdiği ‘sarı hat’ın kalıcı bir sınır olduğu yönündeki açıklamaları, uluslararası hukukta ve diplomaside derin yankılar uyandırdı. Birleşmiş Milletler, bu açıklamayı hem Trump’ın barış planının ruhuna aykırı bularak hem de bölgesel istikrar için tehdit olarak nitelendirdi.
İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir‘in geçtiğimiz günlerde yaptığı ve uluslararası kamuoyunda şok etkisi yaratan açıklamalarının ardından, Birleşmiş Milletler (BM) resmi bir açıklama yaparak duruma müdahil oldu. Zamir, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Gazze Şeridi içinde, ateşkes sonrası belirlediği güvenlik ve gözetleme hattının –askeri terminolojide ‘sarı hat’ olarak adlandırılan– artık geçici bir önlem olmadığını, Gazze ile İsrail arasındaki yeni fiili sınır olduğunu ilan etmişti.
Bu iddia, Gazze’nin coğrafi ve siyasi bütünlüğünü doğrudan hedef alan ve tek taraflı bir sınır değişikliği anlamına geliyor. Zamir, açıklamasının devamında, “Gazze topraklarının büyük bölümünde operasyonel kontrolümüz var ve bu savunma hatlarında kalacağız” diyerek, İsrail’in bu yeni durumu askeri güçle korumaya niyetli olduğunun altını çizmişti.
BM Genel Sekreterlik Sözcüsü Stephane Dujarric, New York’taki BM Genel Merkezi’nde düzenlediği günlük basın toplantısında konuya ilişkin soruları yanıtlarken, İsrail’in bu yaklaşımına net ve kesin bir dil ile karşı çıktı. Dujarric, Zamir’in açıklamalarının yalnızca bölgesel gerilimi artırmakla kalmayacağını, aynı zamanda uluslararası diplomasinin mevcut çerçevesini de zorlayacağını vurguladı.
“İsrailli yetkililerin yaptığı bu tür açıklamalar, Başkan Trump’ın ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak sunulan barış planının özüne ve ruhuna aykırı görünmektedir,” diyen Dujarric, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birleşmiş Milletler olarak, Gazze ve İsrail arasındaki sınırlarda herhangi bir tek taraflı değişikliğe kesinlikle karşıyız. Bu tür eylemler, kalıcı ve kapsayıcı bir barışa ulaşma çabalarını baltalamaktan başka bir işe yaramaz.”
Dujarric’in atıfta bulunduğu Trump planı, tartışmalı olmakla birlikte, İsrail-Filistin sınır meselelerinin nihai statü müzakereleri yoluyla çözülmesi prensibini taşıyordu. BM’nin tepkisi, bu açıklamanın yalnızca bir güvenlik önlemi olarak değil, fiili bir ilhak ve sınır değişikliği girişimi olarak algılandığını gösteriyor.
Ortadoğu’da uzun süredir devam eden kırılgan dengeler göz önüne alındığında, bu gelişmenin potansiyel sonuçları ağır olabilir. Gazze Şeridi, halihazırda yoğun bir insani krizle boğuşurken, topraklarının bir bölümünün İsrail kontrolünde bir ‘güvenlik hattı’ ilan edilmesi, bölgenin idari yapısını ve gelecekteki bir Filistin devletinin fiziki sürekliliğini doğrudan tehdit ediyor. Uluslararası hukuk uzmanları, bu tür tek taraflı askeri sınırlandırmaların Cenevre Sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası hukuk normlarını ihlal ettiği konusunda uyarılarda bulunuyor.
İsrail tarafı ise bu hatları, Gazze’den İsrail sınır yerleşimlerine yönelik roket saldırıları ve sızma girişimlerini önlemek için hayati bir savunma önlemi olarak tanımlıyor. Ancak, bu önlemin kalıcı bir sınıra dönüştürüldüğünün üst düzey bir askeri yetkili tarafından açıkça ifade edilmesi, durumu basit bir güvenlik operasyonunun ötesine taşıyarak siyasi ve hukuki bir krize evriltmiş durumda.
Sonuç olarak, İsrail Genelkurmay Başkanı’nın ‘yeni sınır’ açıklaması, bölgede yeni bir gerilim hattı yarattı. BM’nin hızlı ve net tepkisi, uluslararası toplumun tek taraflı sınır değişikliklerini kabul etmeyeceğinin bir göstergesi. Bu gelişme, Gazze’nin geleceği, İsrail-Filistin müzakerelerinin kaderi ve daha geniş Ortadoğu’daki güç dengeleri açısından kritik bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçerken, tarafların bir sonraki hamlesi ve uluslararası diplomasinin bu krize vereceği yanıt merakla bekleniyor. Kriz, barış umutlarını bir kez daha ertelemekle kalmıyor, aynı zamanda bölgede yeni bir askeri ve siyasi belirsizlik dönemine kapı aralıyor.