Asgaride TÜİK’in bu hesabına bakın






Asgari Ücret Gerçeği: Rakamların Ardındaki Hayat Mücadelesi

Asgari Ücretin Çıkmazı: Sayılarda Kaybolan İnsan Hayatı

Türkiye’de milyonlarca çalışanın hayatını doğrudan belirleyen asgari ücret, yeniden masaya yatırılıyor. Ancak bu kez masanın üzerinde sadece bir rakam yok; insanca yaşamanın matematiksel imkansızlığı var. Resmi rakamlarla 22 bin 104 lira olan asgari ücret, bugün itibarıyla bir çalışanın temel ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzakta. Hayat pahalılığının her geçen gün derinleşen yükü altında ezilen asgari ücretli, artık sadece “geçinmek” değil, “var olmak” için bile mücadele ediyor.

Enflasyon Beklentileri Arasında Eriyen Gelir

Asgari ücrete yapılacak zam tartışmaları, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon oranları etrafında şekilleniyor. Ancak bu beklentiler, Merkez Bankası’nın sık sık revize ettiği enflasyon tahminleriyle birlikte sürekli bir belirsizlik bulutunun altında kalıyor. Bu değişken ve yüksek enflasyon ortamında, asgari ücretlinin reel geliri adeta bir sünger gibi emiliyor, satın alma gücü her ay gözle görülür biçimde aşınıyor. Sendikalar, bu duruma dikkat çekerek, asgari ücretlinin insanca yaşam standartlarına ulaşabilmesi için sadece enflasyona endeksli bir artışın yeterli olmadığını, AKP iktidarı döneminde biriken ekonomik kayıpların telafi edilmesini şart koşuyor.

Bir Tabak Yemeğin Sert Matematiği: Sağlıklı Beslenme Lüks Değil, Temel Hak

Dar gelirli bir ailenin bütçesinde, gıda ve barınma harcamaları ezici bir ağırlığa sahip. Peki, sadece “sağlıklı” beslenmenin maliyeti nedir? TÜİK’in 2020’de yaptığı bir çalışma, bir işçinin aylık harcama gereksinimini hesaplarken gıdanın payını yüzde 23.1 olarak baz almıştı. Bu oran üzerinden, Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye Beslenme Rehberi’nde bir işçi için önerdiği temel besin grupları kullanılarak yapılan bir hesaplama, durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Rehberdeki önerilere göre, 125 gram et, 75 gram pirinç, 250 gram yoğurt, 250 gram meyve (portakal veya elma), 50 gram bal, 225 gram ekmek ve 50’şer gram katı ve sıvı yağdan oluşan bir menü, zincir market fiyatlarıyla tek öğün için yaklaşık 254.5 TL’ye mal oluyor. Bu menünün günde iki öğün tüketildiği varsayıldığında, günlük maliyet 509 TL’ye, aylık maliyet ise 15 bin 270 TL’ye ulaşıyor. Yani, mevcut asgari ücretin neredeyse üçte ikisi, sadece ve sadece sağlıklı beslenmeye harcanmak zorunda kalıyor. Barınma, ulaşım, ısınma, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlar hesaba katıldığında, bu rakamın anlamsızlığı daha da netleşiyor.

TÜİK’in Formülüne Göre Asgari Ücret Ne Olmalı?

TÜİK’in aylık harcama gereksinimi formülü (gıda payı %23.1) ve yukarıdaki sağlıklı beslenme maliyeti birlikte değerlendirildiğinde ortaya çarpıcı bir sonuç çıkıyor: Sadece sağlıklı beslenme harcamasının (15.270 TL) toplam bütçenin %23.1’ini oluşturduğu bir senaryoda, bir asgari ücretlinin tüm temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için aylık gelirinin en az 66 bin 103 TL olması gerekiyor. Gazetemizin Aralık 2024’te yaptığı benzer bir hesaplamada bu rakam 50 bin 129 TL olarak belirlenmişti. Aradaki fark, enflasyonun bir yılda yarattığı yıkıcı etkiyi açıkça gösteriyor.

Barınma Krizi: Kiralar Asgari Ücreti Aştı

Beslenme krizi bir yana, özellikle büyükşehirlerde yaşanan barınma sorunu, asgari ücretlinin omuzlarındaki yükü katlıyor. Bugün birçok ilde, tek başına bir evin kirası bile asgari ücreti geçmiş durumda. Oysa asgari ücret, tanımı gereği, en düşük geliri temsil eden bir çalışanın sadece sağlıklı beslenme, barınma, giyinme, ulaşım ve ısınma gibi temel fizyolojik ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını da karşılayabilecek düzeyde olmalı. Mevcut durumda, konuşulan yüzde 25 ile yüzde 30 arasındaki zam oranları, asgari ücreti en iyi ihtimalle 28-29 bin lira bandına taşıyacak. Bu artış, yukarıda detaylandırılan gerçek maliyetlerin yanında bir damla su misali kalıyor. Üstelik unutulmamalı ki, Türkiye’de çalışanların yaklaşık yarısı asgari ücret veya ona yakın ücretlerle geçinmeye çalışıyor.

Görüşmeler Öncesi Medyada Yansıyan Beklentiler

Asgari ücret görüşmeleri resmen başlamadan önce, zam oranlarına dair tahminler medyada yer bulmaya başladı. İktidara yakın Sabah Gazetesi, temmuz ayında ara zammın yapılmadığını hatırlatarak, yıllık enflasyona göre bir artış beklendiğini yazdı. Gazeteye göre, yüzde 31.07’lik TÜFE artışı baz alındığında asgari ücret 28 bin 971 TL olacak.

Küresel finans devi JPMorgan ise “Türkiye Tüketici Şirketleri 2026 Görünümü” raporunda asgari ücret beklentisini açıkladı. Banka, 2025 için yüzde 25’lik bir artış öngörerek, asgari ücretin 2026 yılında 27 bin 630 TL seviyesine ulaşmasını bekliyor. JPMorgan’ın geçen yıl da asgari ücret artış oranını doğru tahmin etmiş olması, bu öngörüye ayrı bir dikkat çekiyor.

Sonuç olarak, asgari ücret tartışmaları, sadece bir rakam pazarlığından ibaret değil. Bu tartışma, milyonlarca insanın onurlu bir yaşam sürdürüp sürdüremeyeceğinin, çocuklarına sağlıklı bir yemek sunup sunamayacağının, kirasını ödeyip ödeyemeyeceğinin müzakere masası. Rakamlar soğuk ve kesin; ancak bu rakamların arkasında, her geçen gün biraz daha zorlaşan gerçek hayatlar var. Sendikaların talep ettiği gibi, sadece enflasyonu telafi eden değil, geçmiş kayıpları da karşılayan, insani bir asgari ücret artık bir lütuf değil, acil bir zorunluluk haline geldi.


İlgili Haberler

Patronlar Kulübü’nde ateşten gömleği giyecek isim netleşiyor

haberci

En iyi ikinci el aile otomobili açıklandı: Sürpriz model zirveye çıktı

haberci

Aracınızı park ettiğiniz yerde bu iz varsa büyük masraf kapıda

haberci
Yükleniyor....

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası
gazete haberleri