Ekonomi

Artvinli esnaf isyan etti: ‘Millet bankalara rehin kalmış durumda’






Hopa’da Geçim Sıkıntısı: Esnaf, Balıkçı ve Emeklilerden Ekonomik Manzara

Hopa’da Geçim Sıkıntısı: Esnaf, Balıkçı ve Emeklilerden Ekonomik Manzara

Artvin’in Karadeniz’e açılan penceresi Hopa, eşsiz doğal güzellikleri ve samimi insanlarıyla tanınan bir yaşam merkezi. Ancak son yıllarda ülke genelindeki ekonomik çalkantılar, bu huzurlu ilçenin sokaklarında, dükkânlarında ve meydanlarında derin bir kaygı ve geçim derdi olarak yankılanıyor. Yükselen fiyatlar karşısında eriyen alım gücü, esnafı, balıkçıyı ve emekliyi aynı zorlu sınavın içine çekiyor. Hopa’da günlük hayatı idame ettirmek her geçen gün daha büyük bir çaba gerektirirken, vatandaşların dilinden dökülenler, rakamlardan çok daha öte, çarpıcı bir yaşam öyküsü anlatıyor.

Esnafın Çıkmazı: “İstemsizce İndirim Yapıyor, Zar Zor Ayakta Kalıyoruz”

Hopa çarşısında dükkânını açık tutmaya çalışan esnaflardan Alperen Köse, içinde bulunduğu durumu çarpıcı bir açıklıkla dile getiriyor: “İşler berbat.” Köse, müşterilerin artan fiyatlara isyan ettiğini, ancak kendisinin de bu fiyatları belirlemekte çaresiz olduğunu vurguluyor. Satışlar bir gün nispeten hareketliyken, ertesi gün adeta durma noktasına geliyor. Bu belirsizlik, geleceğe dair plan yapmayı ve umut beslemeyi neredeyse olanaksız kılıyor.

Köse’nin paylaştığı bir detay, günlük hayatın ne denli zorlaştığını gözler önüne seriyor: “Bir bardak çay 15 lira. Ama müşteri, ‘Bu nasıl 15 lira?’ diye sitem ediyor.” Bu tepki, esnafın yaşadığı ikilemi daha da netleştiriyor. Köse, müşterilerin haklılığını kabul ediyor ve fiyatları kendisinin de yüksek bulduğunu itiraf ediyor. Bu empati, onu “istemsizce indirim” yapmaya zorluyor. Kâr marjı giderek erirken, yaşam adeta “ucu ucuna” geçinme mücadelesine dönüşüyor. Köse’nin sözleri, yalnızca bir esnafın değil, toplumun geniş bir kesiminin hissettiği ekonomik baskının aynası gibi.

Emeklinin Acı İronisi: “16 Bin 800 Lira Maaşla Simit Bile Alamıyoruz”

İlçe meydanındaki banklarda oturan emekliler, durumlarını hem ironik hem de yürek sızlatan sözlerle ifade ediyor. Bir emekli, “Biz çok büyük paralar alıyoruz, maaşımız 16 bin 800 lira” diyerek söze başlıyor ve ardından siyasi bir minnet cümlesi ekliyor. Ancak konuşma, bu rakamın günlük hayatta ne anlama geldiğine kaydığında, gerçek tablo tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.

Emekliler, bekledikleri zamların yetersiz kalacağının farkında. “Asgari ücretin yanına bile yaklaşamıyoruz” serzenişi, maaşlarının yaşam maliyetinin çok gerisinde kaldığını acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Sosyal hayatın en basit alışkanlıkları bile birer lükse dönüşmüş durumda. “Bir bardak çay 15 lira. Artık kimse arkadaşına çay bile ısmarlayamıyor” sözleri, yalnızlaşmayı ve ekonomik nedenlerle zayıflayan sosyal bağları çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Konuşan emekli, bölgenin sembol ürünlerinden dahi mahrum kaldıklarını vurguluyor: “Kestane satılıyor, ama alamıyoruz. Ceviz var, kestane var, hiçbirini alacak gücümüz yok.” 100 gram kestanenin 250 liraya satılmasını, “Böyle bir şey olabilir mi? Nerede yaşıyoruz, ne yapıyoruz?” diyerek sorguluyor. Temel gıda ürünlerindeki fahiş artışlar ise bardağı taşıran son damla oluyor: “Bir emekli bir simit bile alamıyor. Simit 20 lira olmuş, ekmekle aynı fiyat. Hatta ekmek daha kıymetli.” Bu çarpıcı karşılaştırma, gıda enflasyonunun vahim boyutlarını ortaya koyarken, sözler “Allah sonumuzu hayır etsin, durum hiç iç açıcı değil” duası ve tespitiyle noktalanıyor.

Balıkçının Keskin Gözlemi: “Millet Bankalara Tutsak Olmuş”

Hopa’nın önemli geçim kaynaklarından balıkçılık sektöründe çalışan bir isim, soruna tüketici perspektifinden bakıyor. Balıkçı, vatandaşın alım gücündeki dramatik düşüşü açıkça gözlemlediğini söylüyor. Ona göre, “Milletin hali perişan.” Alışveriş alışkanlıkları, nakit darlığının ne denli derin olduğunu ele veriyor: “Vatandaş artık kredi kartıyla alışveriş yapıyor. Nakit para neredeyse tamamen ortadan kalktı.”

Bu durumu, toplumun büyük bir kesiminin finansal bir kısır döngüye hapsolduğu şeklinde yorumluyor: “Millet bankalara tutsak olmuş durumda.” Kredi kartıyla yapılan her harcama, geleceğe ertelenen ve faizle şişen bir borç anlamına geliyor. Balıkçının “Durumumuz hiç iyi değil” şeklindeki tekrar eden ifadesi, yalnızca kendi meslek grubunun değil, tüm toplumun yaşadığı ekonomik çıkmazı vurguluyor. Nakit paranın yokluğu ekonomik hareketliliği baltalarken, borçlanma kültürü giderek sıradanlaşıyor.

Sonuç: Bir İlçeden Yansıyan Ülke Gerçeği

Hopa’da esnafın, balıkçının ve emeklinin anlattıkları, farklı pencerelerden bakıldığında bile aynı ekonomik çaresizliği yansıtıyor. Fiyatlardaki dengesizlik, eriyen alım gücü, artan borçlanma ve sosyal hayatın daralması, bu tablonun ortak unsurları olarak öne çıkıyor. 15 liraya çay, 20 liraya simit, 250 liraya 100 gram kestane gibi örnekler, enflasyonun yalnızca bir istatistik olmadığını, bireylerin günlük tercihlerini, insan ilişkilerini ve gelecek hayallerini doğrudan etkilediğini kanıtlıyor.

Hopalı vatandaşların feryadı, Türkiye’nin dört bir yanında benzer şekilde yankılanıyor. Ekonomik göstergelerdeki soğuk rakamlar, Hopa’nın meydanlarında, dükkânlarında ve balıkçı teknelerinde sıcak bir yaşam mücadelesine dönüşüyor. Çözüm arayışları, acil ve etkili politikaların gerekliliğini her geçen gün daha yüksek sesle hatırlatıyor. Hopa’dan yükselen bu sesler, yalnızca yerel bir yakınma değil, geniş kitlelerin yaşadığı ekonomik zorlukların samimi ve çarpıcı bir aynası olarak tarihe not düşüyor.


İlgili Haberler

Dünyaya meyve ihraç eden Türk gıda devi mali darboğazda

haberci

Asgari ücret pazarlığı başlıyor: Masada 2 rakam var!

haberci

Emtialarda Fed etkisi: Rekorlar peş peşe geldi

haberci

Yorum Bırakın

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası