Almanya, Hibrit Tehditlere Karşı Silahlı: Yeni İHA Savunma Birimi ve Stratejik Yatırımlar

Avrupa’nın kalbinde, gökyüzünden gelen sessiz bir tehdide karşı tarihi bir adım atıldı. Almanya Federal Cumhuriyeti, son aylarda kritik altyapı ve askeri tesisler üzerinde rekor seviyelere ulaşan şüpheli insansız hava aracı (İHA) faaliyetlerine yanıt olarak, özel yetkilerle donatılmış yeni bir federal polis biriminin kuruluşunu resmen ilan etti. Bu hamle, sadece bir güvenlik önlemi olmanın ötesinde, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde dijital ve fiziksel savaş alanlarının iç içe geçtiği yeni bir dönemin somut bir yansıması olarak kayıtlara geçti.

Dobrindt’ten Net Mesaj: “Bu Tehdidi Kabul Edemeyiz”

Berlin yakınlarında düzenlenen basın toplantısında konuşan Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, durumun ciddiyetini tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Dobrindt, “İHA kullanılarak oluşturulan hibrit tehditlerin güvenliğimiz için bir tehlike olarak kalmasını kabul edemeyiz” ifadelerini kullanarak, tehdidin doğasını tanımladı. Hibrit tehdit kavramı, geleneksel olmayan, sınırları bulanıklaştıran ve genellikle inkar edilebilirliği yüksek saldırı yöntemlerini işaret ediyor.

Bu açıklama, Almanya’nın konuya sadece operasyonel değil, aynı zamanda ciddi bir mali kaynak ayırarak teknolojik bir çözüm perspektifiyle yaklaştığını gösteriyor. Yatırımın boyutu, tehdidin algılanan büyüklüğünün de bir göstergesi.

Tehdidin Anatomisi: Havalimanlarından Askeri Üslere, Rekor Tespitler

Almanya’nın bu sert tepkisinin arkasında, somut ve giderek artan bir istihbarat tablosu yatıyor. Son birkaç aydır, yalnızca Almanya değil, birçok Avrupa ülkesi, havalimanları, enerji santralleri, limanlar ve askeri üsler üzerinde sistematik ve rahatsız edici İHA faaliyetleri bildiriyor.

Konunun en çarpıcı verileri, Almanya Askeri İstihbarat Servisi (BAMAD) Başkan Yardımcısı Torsten Akmann’dan geldi. Akmann, Reuters’a yaptığı açıklamada, askeri tesisler üzerinde tespit edilen İHA sayısının Ekim 2023’te tarihi bir zirve yaptığını doğruladı. Daha da dikkat çekici olan, odak noktasının değişimiydi: “Şu anda askeri birimler arasında İHA tespitlerinden en çok donanma etkileniyor” ifadesini kullanan Akmann, tehdidin geleneksel kara ve hava üslerinden, deniz tesislerine kaydığını ortaya koydu.

Bu kayma, jeostratejik bir anlam taşıyor. Özellikle Baltık Denizi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasıyla ittifak için çok daha kritik bir deniz haline geldi. Almanya’nın Kuzey Denizi’ndeki Wilhelmshaven deniz üssü, Bundeswehr’in en büyük garnizonu ve filo bakımı için hayati öneme sahip. Baltık’taki deniz yolları ise, olası bir kriz anında, Polonya üzerinden geçen kara koridoru kapanırsa, Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya’ya ulaşımın tek güvenli arteri konumunda.

NATO Cephesinde Dayanışma: Almanya’dan Belçika’ya İHA Savunma Desteği

Almanya’nın aldığı önlemler sadece ulusal sınırlarla kısıtlı değil. İHA tehdidi, NATO müttefikleri arasında somut bir dayanışma ve karşılıklı destek zincirini de tetiklemiş durumda. Geçtiğimiz günlerde Almanya Savunma Bakanlığı, Belçika’daki askeri tesisler civarında artan kimliği belirsiz İHA hareketliliği nedeniyle Brüksel’den gelen resmi bir talebi yanıtsız bırakmadı.

Savunma Bakanı Boris Pistorius ve Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer, Belçika’ya Küçük İnsansız Hava Araçlarına Karşı Sistemler (C-sUAS) ile teknik ve operasyonel destek sağlama kararı aldı. Alman Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir öncü birlik, durum değerlendirmesi yapmak ve koordinasyon sağlamak üzere Belçika’ya gönderildi. Ana birliğin de kısa sürede bölgeye intikal edeceği açıklandı.

Belçika Savunma Bakanı Theo Francken, Kleine Brogel Hava Üssü de dahil olmak üzere askeri bölgelerdeki İHA faaliyetlerine karşı, acil durum güvenlik paketi kapsamında 50 milyon euro değerinde bir tespit ve etkisiz hale getirme planını hızlandırdıklarını duyurdu. Francken, “Birçok NATO müttefikimiz ve iyi komşumuz yardım teklif ediyor” diyerek, tehdidin kolektif bir savunma refleksini zorunlu kıldığını vurguladı.

Sonuç: Yeni Güvenlik Paradigması ve Dijital Cephe

Almanya’nın kurduğu özel polis birimi ve Avrupa çapında yükselen bu operasyonel hazırlık, ulusal güvenlik anlayışında köklü bir dönüşüme işaret ediyor. Tehdit artık sadece sınırlardan gelen geleneksel kuvvetler değil; ucuz, erişilebilir, inkar edilebilir ve son derece çevik insansız hava araçları. Bu araçlar, istihbarat toplamak, kritik altyapıyı gözlemlemek, psikolojik harp yürütmek veya fiziksel saldırı düzenlemek için kullanılabilir.

Havalimanlarının İHA savunma sistemleriyle donatılacak olması, sivil yaşam ile askeri güvenlik alanları arasındaki çizginin nasıl silikleştiğinin de bir göstergesi. Almanya’nın attığı bu adım, muhtemelen diğer Avrupa ülkeleri için de bir model ve katalizör işlevi görecek. Gökyüzünün kontrolü, 21. yüzyılın güvenlik ve savunma denkleminde, hiç olmadığı kadar merkezi bir role sahip olmaya başlıyor.