Kadıköy’e Dönüş: Ali Koç, Saran Döneminde İlk Kez Tribünde
Türk futbolunun en köklü ve tutkulu rekabetlerinden biri olan Fenerbahçe-Galatasaray derbisi, bu kez sadece sahada oynanan 90 dakikanın ötesinde bir hikâyeye ev sahipliği yaptı. Kadıköy Chobani Stadyumu, 14. hafta mücadelesi için bir kez daha tarihi bir atmosfere bürünürken, sarı-lacivertli taraftarlar arasında dikkatle izlenen özel bir konuk da tribündeki yerini aldı: Kulübün eski başkanı Ali Koç.
Bu ziyaret, Koç için sıradan bir maç izleme etkinliği değil, aksine oldukça sembolik ve kişisel bir dönüş anlamı taşıyordu. Zira 21 Eylül 2025’te gerçekleştirilen Fenerbahçe Olağanüstü Kongresi’nde, başkanlık koltuğu için yarıştığı Sadettin Saran’a karşı seçimi kaybetmesinin ardından, Ali Koç ilk defa Kadıköy’de bir maça tribünlerden katılıyordu. Bu durum, yedi yıl süren başkanlık döneminin resmen sona ermesinden sonra, onun kulüple olan bağını bir ‘taraftar’ ve ‘sadık bir Fenerbahçeli’ kimliğiyle yeniden tesis ettiği an olarak kayıtlara geçti.
Stadyum içindeki gözler, sadece yeşil sahaya odaklanmamıştı. Özellikle basın mensupları ve taraftarlar, Ali Koç’un maç boyunca sergilediği tepkileri, mimikleri ve duygusal durumunu yakından takip etti. Uzun yıllar kulübün en üst yönetim kademesinde bulunmuş, kritik kararlara imza atmış bir ismin, artık bir seyirci olarak yaşadığı içsel hesaplaşma ve tutku, merak konusuydu.
Maçın gidişatı, tüm Fenerbahçe taraftarları gibi Ali Koç’u da inişli çıkışlı bir duygu yolculuğuna sürükledi. Derbinin her saniyesi ayrı bir gerilim ve anlam taşırken, özellikle uzatma dakikalarına gelindiğinde stadyumda elektrik düzeyi zirveye ulaştı. Tam da bu kritik anda, Fenerbahçe’nin bulduğu gol, Kadıköy’ü bir anda coşku selinine dönüştürdü. İşte bu an, kameraların Ali Koç’a kilitlendiği andı.
Gol sesiyle birlikte, Ali Koç’tan yılların yönetici ciddiyetini bir anda silip atan, hamasi ve çocuksu bir sevinç patlaması görüldü. Yüzündeki tüm ifadeler, onun artık sadece ve sadece kalbinin derinliklerinden gelen sarı-lacivertli bir taraftar olduğunu gözler önüne serdi. Yaşadığı o anlık mutluluk, kongrede yaşadığı hayal kırıklığını, geçen zorlu süreci bir an için olsun unutturan, saf bir kulüp sevincine dönüşmüştü. Bu görüntüler, sosyal medyada hızla yayılarak, taraftarlar arasında hem hüzünlü hem de duygusal bir empati dalgası oluşturdu.
Ali Koç’un bu tribün ziyareti, Türk spor medyasında geniş yankı buldu. Yorumcular, bu hareketi, siyasi arenadaki mücadelenin ardından sportif aidiyetin ve kulüp sevgisinin galip gelişinin bir göstergesi olarak değerlendirdi. Bir dönem yönetimde olan bir ismin, koltuğu bıraktıktan sonra sıradan bir taraftar olarak takımının yanında yer alması, futbol kültürümüzdeki ‘kulüp’ olma bilincinin ne denli güçlü olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Sonuç olarak, bu derbi haftası, sadece iki büyük takım arasındaki üç puan mücadelesinden ibaret kalmadı. Aynı zamanda, liderlikten tribüne uzanan kişisel bir yolculuğun, bir başkanlık döneminin kapanışının ve değişmeyen bir taraftar ruhunun sahnesi oldu. Ali Koç’un Kadıköy’de yaşadığı o uzatma dakikası sevinci, futbolun sadece bir oyun değil, aynı zamanda derin insani hikâyeleri de barındıran bir tutku olduğunun canlı bir kanıtı olarak hafızalardaki yerini aldı.
