Dünya

AB’nin göç politikasında yeni dönem: İade merkezleri ve ticari yaptırımlar yolda






Avrupa Birliği Göç Politikasında Tarihi Sıkılaşma: Sınır Dışı Merkezleri ve Ticaret Kaldıracı Devreye Giriyor

Avrupa Birliği Göç Politikasında Tarihi Sıkılaşma: Sınır Dışı Merkezleri ve Ticaret Kaldıracı Devreye Giriyor

Avrupa Birliği, kıta genelinde yükselen aşırı sağ dalganın ve göçmen karşıtı siyasi baskıların gölgesinde, on yıllardır süren tartışmaları geride bırakarak göç politikalarında radikal bir sıkılaşma dönemine girdi. Brüksel’de bir araya gelen 27 üye ülkenin İçişleri Bakanları, göç yönetimini kökten değiştirecek ve AB’nin “müstakbel kale” imajını pekiştirecek bir dizi sert tedbiri onayladı. Bu hamle, sadece sınır kontrollerini değil, aynı zamanda Birlik’in dış ticaret ilişkilerini de yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor.

Devrim Niteliğinde Plan: AB Sınırları Dışında “İade Merkezleri”

Bakanlar kurulunun gündemindeki en çarpıcı ve tartışmalı madde, sığınma başvurusu reddedilen kişilerin Avrupa toprakları dışında kurulacak merkezlere gönderilmesini öngören plan oldu. Avrupa Komisyonu tarafından sunulan bu teklif, bakanlar düzeyinde destek bularak somut bir politika önerisine dönüştü. Planın temel mantığı, menşe ülkelerine geri gönderilmeleri mümkün olmayan veya bu ülkelerle anlaşma bulunmayan bireyleri, AB’nin “güvenli” kabul ettiği üçüncü ülkelerdeki tesislere nakletmek. Bu merkezlerin nerede, kiminle işbirliği içinde ve hangi standartlarda kurulacağı ise henüz belirsizliğini koruyor.

AB Göçten Sorumlu Komisyon Üyesi Magnus Brunner, Danimarka dönem başkanlığında hız kazanan süreci savunurken, “İnsanlara neler olup bittiği üzerinde kontrol sahibi olduğumuz hissini vermeliyiz” ifadesini kullandı. Brunner’ın sözleri, kamuoyundaki göçmen akınına dair çaresizlik algısını kırmak ve siyasi otoriteyi tesis etmek amacını taşıyor. Plan, ayrıca, Avrupa’yı terk etmeyi reddeden göçmenler için daha uzun gözaltı süreleri gibi caydırıcı cezai hükümler de içeriyor.

Ticaret Politikası Bir “Geri Kabul” Kaldıracına Dönüşüyor

İçişleri bakanlarının attığı bu adıma paralel olarak, AB’nin dış ilişkiler cephesinde de tarihi bir dönüşüm yaşanıyor. Birlik, onlarca yıldır gelişmekte olan ülkelere ticari avantaj sağlayan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’ni (GSP) kökten değiştirerek, göç yönetiminde güçlü bir pazarlık kozu elde etti. Politico’ya ulaşan belgelere göre, yeni düzenlemeyle birlikte, bir ülkenin AB pazarına düşük veya sıfır gümrükle erişim hakkı, artık kendi vatandaşlarını geri kabul etme şartına bağlanacak.

Avrupa Konseyi’nin açıklamasında, “Bir yararlanıcı ülke, kendi vatandaşlarının geri kabulü konusunda AB ile işbirliği yapmazsa GSP tercihleri geri çekilebilir” denildi. Bu, daha önce sadece insan hakları, çalışma standartları ve çevre kriterlerine bağlı olan sistemin kapsamının genişletilmesi anlamına geliyor. Hamle, özellikle geri kabul anlaşması yapmakta direnen Asya ve Afrika ülkelerine yönelik açık bir baskı mekanizması oluşturuyor.

Üç yıl süren zorlu müzakerelerde, özellikle Asya’dan pirinç ithalatı konusunda İspanya ve İtalya’nın yerli çiftçileri koruma endişesi süreci tıkama noktasına getirdi. Uzlaşma, ithalattaki ani artışlarda otomatik inceleme başlatılmasını öngören bir koruma mekanizmasıyla sağlandı.

Blok İçinde Fikir Ayrılıkları ve Siyasi Riskler Devam Ediyor

Brüksel’deki siyasi iradeye rağmen, yeni tedbirler AB içinde de tam bir konsensüs yaratmış değil. Fransa, önerilen bazı maddelerin, özellikle sınır dışı merkezleri planının, hukuki geçerliliği ve pratik etkinliği konusunda şüphelerini dile getiriyor. İspanya ise, diğer ülkelerin geçmişteki başarısız deneyimlerine atıfta bulunarak, bu merkezlerin işe yarayacağına ikna olmuş görünmüyor.

Ancak, Avrupa Parlamentosu’ndaki merkez sağ ve aşırı sağ grupların güçlü desteği, sürecin önündeki en büyük itici güç olarak öne çıkıyor. Yetkililer, üye ülkelerin onayının ardından parlamentoyla müzakerelerin derhal başlayacağını belirtiyor.

Bir diğer iç siyasi açmaz ise, “dayanışma” mekanizması kapsamında en az 30 bin sığınmacının üye ülkeler arasında paylaştırılması planı. Yunanistan ve İtalya gibi ön cephe ülkelerinin yükünü hafifletmeyi amaçlayan bu sistem, kabul etmeyen ülkelerin kişi başı 20 bin euro ödemesini öngörüyor. Ancak, göçmen karşıtı söylemlerle iktidara gelen birçok hükümet için ek sığınmacı kabul etmek büyük bir siyasi intihar anlamına geliyor. Bir AB yetkilisinin AFP’ye yaptığı, “Basının karşısına çıkıp ‘Tamam, 3 bin kişiyi aldım’ diyecek çok az içişleri bakanı var” şeklindeki yorum, bu siyasi gerilimin boyutlarını gözler önüne seriyor.

Dijital Kale: Biyometrik Takip ve Çevrimiçi İzin Sistemleri Yolda

Politika değişiklikleri sürerken, AB sınırlarını fiziksel önlemlerin ötesinde, ileri teknolojiyle güçlendiriyor. Pasaport damgalarının tarihe karışmasını sağlayacak olan Giriş/Çıkış Sistemi (EES), 12 Ekim 2025’te faaliyete geçti. Bu sistem, AB vatandaşı olmayan her bireyin Schengen Bölgesi’ne giriş ve çıkışını dijital olarak kaydederken, parmak izi ve yüz taraması gibi biyometrik verilerle vize sürelerinin ihlal edilip edilmediğini an be an takip edecek.

Bu devrime, 2026 sonlarında hayata geçmesi planlanan Avrupa Seyahat Bilgi ve Yetkilendirme Sistemi (ETIAS) eşlik edecek. ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi vize muafiyeti bulunan 59 ülkenin vatandaşları dahi, Schengen Bölgesi’ne seyahat etmeden önce çevrimiçi bir başvuru yaparak seyahat izni almak zorunda kalacak. Bu sistemler, AB’nin sınırlarını “akıllı” ve önleyici bir filtreye dönüştürme hedefinin somut adımları olarak görülüyor.

Resmi verilere göre 2025’te düzensiz girişlerde görülen yüzde 20’lik düşüş, siyasi gerilimi azaltmaya yetmedi. Diplomatik kaynakların “geniş çaplı bir siyasi istek” olarak tanımladığı bu sertleşme eğilimi, Avrupa’nın iç siyasetindeki kırılmaların, dış politikasını ve temel değerler söylemini nasıl şekillendirdiğinin açık bir kanıtı. Yasal onay süreçleri tamamlandığında, Avrupa Birliği’nin göç ve sığınma konusundaki yüzü, bir daha geri dönülmeyecek şekilde değişmiş olacak.


İlgili Haberler

Hindistan’da gece kulübü yangını: En az 23 ölü

haberci

İsrail ordusunda psikolojik rahatsızlık patlaması. “1 terapist 750 kişiye bakıyor”

haberci

Venezuela ordusuna binlerce yeni asker katıldı

haberci

Yorum Bırakın

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası