TCMB Faiz Kararı: Beklenenin Üzerinde Bir İndirim ve Dalgalı Dezenflasyon Yolculuğu
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), para politikasına yön veren kritik bir adım daha atarak, politika faizinde üst üste dördüncü kez indirime gitti. Bankanın Para Politikası Kurulu (PPK), bir hafta vadeli repo faiz oranını yüzde 39,5’ten yüzde 38 seviyesine çekti. 150 baz puanlık bu indirim, finans piyasalarında hakim olan beklentilerin önemli ölçüde üzerinde gerçekleşti ve ekonomi çevrelerinde hem şaşkınlık hem de yoğun bir analiz sürecini başlattı.
Kararın arka planında, Kasım ayı enflasyon verilerinin etkili olduğu görülüyor. Capital Economics başta olmak üzere birçok kuruluşun ekonomisti, indirim kararının temel gerekçesinin Kasım ayında kaydedilen enflasyonun beklentilerin altında kalması olduğunu vurguluyor. Capital Economics ekonomisti Nicholas Farr, bu görüşü destekleyen önemli isimlerden biri olarak öne çıkıyor.
Gıda Fiyatlarındaki Sürpriz Düşüş: Dezenflasyonun Kırılgan Dinamiği
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye’de yıllık tüketici enflasyonu Kasım ayında yüzde 31,1 seviyesine geriledi. Bu düşüşte belirleyici olan unsur, gıda fiyatlarındaki beklenmedik gerileme oldu. Özellikle Eylül ayında yaşanan sürpriz ve sert fiyat artışlarının ardından, gıda sektörü enflasyon üzerinde sürekli bir baskı unsuru olarak görülüyordu. Kasım ayında bu seyirde yaşanan kırılma, genel enflasyon rakamının iyileşmesinde kilit rol oynadı. Ancak bu durum, Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu dezenflasyon sürecinin ne kadar dalgalı ve kırılgan bir seyir izleyebileceğine dair de önemli bir ipucu veriyor.
TCMB’den İhtiyatlı Mesaj: Riskler Devam Ediyor
Faiz indirimi kararına rağmen, TCMB’den gelen açıklamaların tonu oldukça ihtiyatlı ve uyarıcı nitelikteydi. Banka, politika metninde enflasyonla mücadele konusunda taviz vermeyeceğinin sinyallerini verirken, önemli risklere de dikkat çekti. Yapılan açıklamada, “Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları, iyileşme sinyallerine rağmen dezenflasyon süreci açısından risk oluşturmaya devam ediyor” ifadesi kullanıldı. Bu ifade, Merkez Bankası’nın, tüketici ve üreticilerin geleceğe dair enflasyon algıları ile firmaların fiyat belirleme stratejilerinin, fiyat istikrarı yolundaki en büyük engellerden biri olmaya devam ettiği görüşünü yansıtıyor.
TCMB, aynı açıklamada, fiyat istikrarı kalıcı bir şekilde sağlanana kadar “sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini” de ısrarla vurguladı. Bu, faiz indirimlerinin, politikanın genel olarak gevşediği anlamına gelmediği, aksine enflasyondaki düşüşe paralel olarak ayarlandığı yönündeki mesajı pekiştiriyor.
İndirimlerin Seyri ve Revize Edilen Enflasyon Hedefleri
Son faiz indirimi, TCMB’nin bu yıl içindeki dördüncü hamlesi oldu. Banka, daha önce Temmuz ayında 300 baz puan, Eylül ayında 250 baz puan ve Ekim ayında ise 100 baz puanlık indirimler gerçekleştirmişti. Bu seri, politika faizinin Mayıs 2024’teki zirvesinden bu yana önemli bir düşüş eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Ancak bu dönemde, enflasyon görünümüne dair tahminler de revize edildi. TCMB, en son açıkladığı Enflasyon Raporu’nda, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 25–29 bandından, yüzde 31–33 aralığına yükseltti. Bu önemli revizyonun başlıca nedeni olarak, gıda fiyatlarındaki oynaklık ve yukarı yönlü baskılar gösterildi. Öte yandan, 2026 yıl sonu için öngörülen yüzde 13–19 bandındaki enflasyon tahmini ise değiştirilmedi. Bu, Merkez Bankası’nın orta vadede enflasyonu tek haneli rakamlara indirme hedefinde kararlı olduğu, ancak önümüzdeki bir yıllık sürecin beklenenden daha engebeli geçebileceği şeklinde yorumlanıyor.
Uzman Görüşü: “Dalgalı” Bir İlerleyiş Bekleniyor
Uluslararası ekonomi araştırma ve danışmanlık firması Capital Economics, Türkiye için dezenflasyon sürecinin önümüzdeki dönemde “dalgalı” bir şekilde ilerleyeceğini öngörüyor. Kurumun analizlerine göre, yıllık enflasyon oranının gelecek yılın sonunda yaklaşık yüzde 22 seviyelerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu tahmin, TCMB’nin güncellenmiş 2025 yılı projeksiyonunun da altında bir seviyeye işaret ediyor ve piyasa katılımcıları arasında enflasyonun seyri konusunda farklı beklentiler olduğunu ortaya koyuyor.
Politika Dönüşümü ve Geleceğe Dair Sorular
Türkiye ekonomisinde enflasyon, TCMB’nin Mayıs 2024’te net bir şekilde sıkı para politikasına geçiş yapmasının ardından kademeli olarak düşüş eğilimine girmişti. O tarihten bu yana uygulanan yüksek faiz politikası, TL’nin değer kazanmasına ve enflasyonist baskıların bir nebze azalmasına yardımcı olmuştu. Ancak son dört toplantıda art arda gelen faiz indirimleri, para politikasının gelecek yönüne ilişkin tartışmaları da beraberinde getiriyor. Ekonomi çevreleri, indirimlerin hızı ve büyüklüğünün, enflasyondaki kırılgan düşüşle ne kadar uyumlu olduğunu ve bu hamlelerin TL ile enflasyon beklentileri üzerinde yaratabileceği potansiyel etkileri yakından izliyor.
Sonuç olarak, TCMB’nin 150 baz puanlık sürpriz faiz indirimi, enflasyondaki son iyileşme verilerine dayanan ancak geleceğe dair belirsizlikleri de barındıran karmaşık bir karar olarak öne çıkıyor. Gıda fiyatlarındaki sürpriz hareketler, revize edilen enflasyon tahminleri ve Merkez Bankası’nın ihtiyatlı dili, Türkiye’nin fiyat istikrarına giden yolculuğunun henüz en kritik ve engebeli etaplarının geride kalmadığını gösteriyor. Önümüzdeki aylarda açıklanacak enflasyon verileri ve TCMB’nin bu verilere vereceği tepkiler, ekonomik politikanın seyrini belirleyecek en önemli faktörler olacak.