ABD ve İngiltere, İlaç Fiyatlandırmasında Yeni Bir Küresel Dönemi Başlatan Tarihi Anlaşmaya İmza Attı
Washington ve Londra arasında, küresel ilaç endüstrisinin temel dinamiklerini ve yenilikçi ilaçlara erişim politikalarını derinden etkileyecek kapsamlı bir ekonomik ve ticari mutabakat sağlandı. ABD Ticaret Temsilciliği (USTR), Ticaret Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ortak açıklama, iki müttefik ülke arasındaki ticari ilişkilerde, özellikle farmasötik sektörde yeni bir sayfa açıldığını duyurdu.
Liderler Düzeyinde Mutabakat: Ekonomik Refah ve İlaç Liderliği
Açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ile İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın vardığı “ekonomik refah” anlaşmasının temel taşlarından birinin, İngiltere’de faaliyet gösteren ilaç şirketleri için iş ortamının iyileştirilmesi olduğu vurgulandı. Bu stratejik hamlenin, yalnızca İngiltere’deki şirketlere değil, aynı zamanda ABD ekonomisine de önemli katkılar sağlaması bekleniyor. Anlaşma, İngiltere merkezli ilaç şirketlerinin ABD’ye yatırımlarını sürdürmelerini ve artırmalarını teşvik ederek, ilaç geliştirme ve üretiminde ABD’nin küresel liderlik konumunu pekiştirmeyi amaçlıyor. Bu, uzun vadede Amerikan ilaç araştırma ekosistemine daha fazla sermaye, istihdam ve teknolojik know-how akışı anlamına geliyor.
İlaç Fiyatlandırmasında Devrim Niteliğinde Adım: NHS Harcamalarındaki Düşüş Eğilimi Tersine Dönüyor
Anlaşmanın en çarpıcı ve somut maddelerinden biri, iki ülke arasındaki ilaç fiyatlandırmasına ilişkin prensip mutabakatı. On yıllardır süren bir tartışmanın ardından, taraflar tarihi bir uzlaşıya vardı. Bu kapsamda, İngiltere’nin Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS), yenilikçi ilaçlara yönelik harcamalarında kayda değer bir artış taahhüdünde bulunuyor. Açıklamada, NHS’in bu alandaki on yıllık düşüş eğilimini tersine çevireceği ve yeni, yenilikçi ilaçlar için ödediği net fiyatı yüzde 25 oranında artıracağı belirtildi. Bu artış, İngiliz hastaların en son tedavilere daha hızlı erişiminin önünü açarken, ilaç şirketleri için de Birleşik Krallık pazarını daha cazip hale getirecek.
ABD’nin Karşılıklı Tavizi: Tarife Muafiyetleri ve Soruşturma Güvencesi
İngiltere’nin bu önemli taahhüdüne karşılık olarak, ABD yönetimi de önemli ticari kolaylıklar sağlayacak. Açıklamada, ABD’nin, İngiltere menşeli ilaçları, ilaç bileşenlerini ve ileri tıbbi teknolojileri, ulusal güvenlik gerekçesiyle uygulanan “232. Madde” tarifelerinden muaf tutacağı açıklandı. Bu muafiyet, İngiliz ilaç ihracatçıları için maliyet belirsizliğini ortadan kaldıracak ve ticareti kolaylaştıracak.
Daha da önemlisi, açıklamada, Başkan Trump’ın görev süresi boyunca, “301. Madde” kapsamında yürütülebilecek ticaret soruşturmalarında İngiltere’nin ilaç fiyatlandırma uygulamalarını hedef almaktan kaçınılacağı taahhüdü yer aldı. Bu, İngiltere’ye uzun vadeli bir politik ve ticari güvence sunarak, sektördeki yatırım planları için istikrar sağlıyor.
Üst Düzey Yetkililerden Yorumlar: “Adil Fiyat” ve “Amerikan İnovasyonu” Vurgusu
Anlaşma, her iki ülkenin üst düzey yetkilileri tarafından tarihi bir adım olarak nitelendirildi.
ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer, değerlendirmesinde, on yıllardır süren bir adaletsizliğe dikkat çekti: “Amerikan hastalar, uzun zamandır diğer gelişmiş ülkelerde çok daha ucuza satılan aynı ilaçlar için dünyanın en yüksek fiyatlarını ödeyerek, küresel inovasyonun maliyet farkını sübvanse etmek zorunda kaldı.” İngiltere ile varılan anlaşmanın, bu dengesizliği düzeltmeye ve her iki ülkede de yatırım ile inovasyonu teşvik etmeye yönelik olduğunu belirten Greer, ABD yönetiminin benzer yapıcı müzakereleri diğer ticaret ortaklarıyla da sürdürme niyetinde olduğunu ifade etti.
ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise anlaşmayı “Amerikan işçileri ve inovasyon ekonomisi için büyük bir kazanım” olarak tanımladı. Lutnick, “Bu anlaşma yalnızca İngiltere ile ekonomik ortaklığımızı derinleştirmekle kalmıyor, geleceğin tıbbi atılımlarının Amerikan topraklarında geliştirileceğini, test edileceğini ve üretileceğini garanti ediyor” şeklinde konuştu.
ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy de konuya ilişkin açıklamasında temel bir prensibi vurguladı: “Amerikalılar, geliştirilmesine katkı sundukları ilaçlar için dünyanın en yüksek fiyatını ödememeli.” Kennedy, bu mutabakatın yenilikçi ilaçlar için küresel ortamı güçlendirdiğini ve ABD-İngiltere ilaç ticareti ve araştırma işbirliğine uzun zamandır ihtiyaç duyulan adil dengeyi getirdiğini sözlerine ekledi.
Sonuç: Küresel İlaç Piyasalarında Yeni Bir Paradigma
ABD ve İngiltere arasında duyurulan bu kapsamlı anlaşma, basit bir ticaret düzenlemesinin ötesine geçiyor. Anlaşma, yenilikçi ilaçların fiyatlandırılması, Ar-Ge yatırımlarının teşviki ve küresel sağlık harcamalarındaki yük paylaşımı konularında yeni bir uluslararası standart oluşturma potansiyeli taşıyor. Diğer gelişmiş ülkelerin, özellikle de Avrupa Birliği ve Japonya gibi büyük pazarların, benzer müzakerelere davet edilmesi, dünya çapında ilaç fiyatlandırma politikalarında domino etkisi yaratabilir. Süreç, Amerikan hastaların ilaç maliyetlerindeki tarihi yükün hafifletilmesi, İngiliz hastaların en yeni tedavilere erişiminin hızlanması ve her iki ülkenin de biyoteknoloji alanındaki küresel rekabet gücünün pekiştirilmesi yönünde ilerliyor.