Ege’de Gerilim Zirvede: Dendias’tan Sert Çıkışlar ve 3.5 Milyar Euroluk “Aşil Kalkanı”
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, Noel arifesinde adalardaki askeri birliklere gerçekleştirdiği dikkat çekici ziyaretle bölgedeki tansiyonu yeniden gündeme taşırken, Atina’nın İsrail’den tedarik ettiği dev hava savunma sisteminin ayrıntıları da gün yüzüne çıkıyor.
Noel Ziyaretinden Güçlü Mesaj: “Egemenliğimizi Sonuna Dek Koruyacağız”
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, Noel öncesi sembolik bir dönemde, adalarda görev yapan ulusal muhafız taburlarının komutanlığını ziyaret etti. Resmi açıklamalara göre bu ziyaret, yalnızca askerlere moral desteği sağlamakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki aktörlere yönelik net bir mesaj niteliği taşıyordu. Dendias, askerlere hitaben yaptığı konuşmada, Yunanistan’ın komşularına yönelik duruşunu kararlılıkla ortaya koydu: “Yunanistan hiçbir komşusunu tehdit etmiyor, ancak egemenlik haklarını savunmaktan asla vazgeçmeyecek.” Bu sözler, özellikle Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye ile süregelen gerilimler ışığında derin bir anlam taşıyor.
Dendias, adalardaki askeri varlığın meşruiyetini bu güçlü ifadelerle savunurken, Yunan medyası ziyaretin, adalardaki askeri yapılanmanın sürekliliğine ve stratejik önemine yapılan bir vurgu olduğunu yazdı. Askeri uzmanlar ise bu tür üst düzey ziyaretlerin, yalnızca birliklerin hazır bulunurluğunu denetleme amacı taşımadığını, aynı zamanda uluslararası kamuoyuna ve bölge ülkelerine yönelik bir “güç demonstrasyonu” olarak da değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Savunma Bütçesinde Tarihi Adım: “Aşil Kalkanı” Projesi Start Alıyor
Dendias’ın ziyaretine paralel olarak, Atina yönetiminin savunma alanında attığı en büyük adımlardan birinin detayları da netlik kazandı. Yunanistan, Ege Denizi, Doğu Akdeniz ve Türkiye kara sınırını kapsayan hava savunma ve füze sistemlerinin ilk aşaması için İsrail’e resmi siparişini verdi.
Projenin Finansal Kapsamı: Toplam maliyeti 3.5 milyar euro olarak duyurulan sistemin, 691 milyon euroluk ilk dilimi Atina tarafından onaylandı ve ödeme süreci başlatılmak üzere. Bu rakam, Yunanistan’ın savunma harcamalarındaki çarpıcı artışı ve modernizasyon hamlesine verdiği kritik önemi gözler önüne seriyor.
Sistemin Adı ve Amacı: “Aşil Kalkanı” adı verilen bu entegre hava savunma sistemi, yalnızca Yunan anakarasını korumakla yetinmeyip, Kıbrıs’ın Rum kesiminde konuşlu İsrail yapımı füze sistemleriyle de bağlantılı bir şekilde işleyecek. Nihai hedef, bölge genelinde çok katmanlı ve birbirine entegre bir “hava kalkanı” oluşturmak.
Stratejik Ortaklık: Proje, Yunanistan ile İsrail arasındaki savunma işbirliğinin ulaştığı yeni zirveyi de açıkça ortaya koyuyor. İki ülke, son yıllarda enerji güvenliği ve doğalgaz kaynaklarının korunması gibi konularda olduğu kadar, askeri teknoloji transferi ve ortak tatbikatlar alanında da giderek daha sıkı bir ittifak içinde. “Aşil Kalkanı”, bu ortaklığın hem somut hem de en maliyetli meyvesi olarak tarihe geçiyor.
Analistlerin Değerlendirmesi: Askeri strateji uzmanları, bu sistemin tam kapasiteyle devreye girmesi halinde bölgedeki güç dengesinin köklü bir şekilde değişebileceği görüşünde. Özellikle insansız hava araçları (İHA) ve seyir füzelerine karşı tasarlanmış bu tür savunma sistemlerinin, bir kriz anında yüksek düzeyde caydırıcılık sağlayacağı vurgulanıyor. Ancak, bu tür adımların komşu ülkeler tarafından “savunma” yerine “saldırgan bir yapılanma” olarak algılanabileceği ve bölgede bir silahlanma yarışını körükleyebileceği konusunda ciddi uyarılar da yapılıyor.
Daha Büyük Resim: Bölgesel Gerilimler ve Diplomasi Arayışları
Dendias’ın açıklamaları ve “Aşil Kalkanı” projesi, Yunanistan’ın savunma stratejisinde belirgin bir dönüşüm yaşadığını ortaya koyuyor. Geçmişte ağırlıklı olarak NATO’nun güvenlik şemsiyesine güvenen Atina, artık ulusal kaynaklarını, yüksek teknolojiyi ve bölgesel müttefikleriyle işbirliğini merkeze alan bir savunma ağı inşa etmeye odaklanıyor. Bu yönelim, Türkiye ile süregelen ikili anlaşmazlıkların (kıta sahanlığı, hava sahası ihlalleri, adaların silahlandırılması) çözümsüz bir noktaya evrilmesinden kaynaklanan derin bir güvenlik kaygısı olarak yorumlanıyor.
Bununla birlikte, gerek ABD gerekse NATO, iki müttefik ülke arasındaki gerilimin tırmanmasından duyduğu rahatsızlığı sıkça dile getiriyor ve diyalog kanallarının açık tutulması yönünde çağrılar yapıyor. Uzmanlar, askeri kapasite artışının diplomasi masasında pazarlık gücünü pekiştirmek için bir araç olarak kullanıldığını, ancak bu tür hamlelerin yanlış yorumlanma riski taşıdığını ve öngörülmeyen bir çatışmayı tetikleyebileceğini özellikle vurguluyor.