Kuzeyin Güven Bunalımı: Norveç Halkı, ABD’nin Çatışma Anında Yanlarında Olacağına İnanmıyor
Norveç’in sakin fiyortlarının derinliklerinde, ülkenin güvenlik anlayışını temelden sarsan bir dönüşüm yaşanıyor. Norstat araştırma şirketinin, ülkenin saygın gazetelerinden Dagbladet için yürüttüğü kapsamlı bir kamuoyu araştırması, Norveçlilerin, NATO’nun lideri ve en yakın müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’ne olan güvenlerinde ciddi bir erozyon olduğunu ortaya koydu. Bu anket, Soğuk Savaş sonrası dönemin değişmez varsayımı olan ABD’nin mutlak savunma taahhüdünü Norveç toplumunda tartışmaya açarak, güvenin kırılganlığını gözler önüne seriyor.
Sarsıcı Anket Bulguları
Araştırmanın en çarpıcı sonucu şu: Norveçlilerin %69’u, bir silahlı çatışma durumunda ABD’nin Norveç’e askeri destek sağlayacağına ya inanmıyor ya da bu konuda tereddütlü. Bu oran, iki farklı endişe katmanını yansıtıyor. Katılımcıların %45’i açıkça “ABD yardım etmez” derken, %24’lük bir kesim ise kararsızlığını dile getiriyor. Bu kararsızlık, güvensizliğin ve belirsizliğin derinliğini ortaya koyan önemli bir işaret.
Bu tablo, Norveç için hem anlam yüklü hem de kaygı verici. Çünkü Norveç’in modern savunma doktrini ve askeri yapısı, on yıllardır NATO dayanışması ve özellikle ABD’nin sağladığı güvenlik kalkanı üzerine inşa edilmiştir. Rusya ile doğrudan sınırı olmasa da, Barents Denizi ve Kuzey Kutup bölgesindeki stratejik gerilimler nedeniyle savunma planlamasında her zaman bu kolektif güvenceyi temel alan Kuzey Atlantik’in bu kritik ülkesi, halkın gözünde artık bu varsayımı sorguluyor.
Kadınlar ve Erkekler Arasında Derin Bir Güven Farkı
Araştırma, güvenlik algısındaki cinsiyet temelli ayrışmayı da çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Toplumsal cinsiyet perspektifinden bakıldığında, güven krizinin boyutları daha da belirginleşiyor.
Kadınlar
%81’i ABD’nin yardım edeceğine inanmıyor ya da emin değil.
Bu grubun %52’si ise kesin bir dille “Hayır, yardım etmez” yanıtını veriyor.
Erkekler
Bu oran %56 seviyesinde seyrediyor.
Güvensizlik ve kararsızlık erkeklerde de baskın olsa da, kadınlara kıyasla belirgin şekilde daha düşük.
Bu %25’lik çarpıcı fark, yalnızca bir güvenlik algısı meselesi değil; aynı zamanda toplumsal risk algısı, uluslararası ilişkiler yorumu ve güvenlik paradigmalarına dair yaklaşımların derinlemesine incelenmesi gereken bir sosyolojik gerçeklik olarak öne çıkıyor.
Uzman Görüşü: “Dramatik Ancak Gerçekçi Bir Tablo”
Norveç Savunma Araştırmaları Enstitüsü (FFI) Baş Araştırmacısı Bjørn Olav Knutsen, Dagbladet’e verdiği demeçte anket sonuçlarını “dramatik fakat son derece gerçekçi” olarak tanımladı. Knutsen’e göre bu bulgular, yalnızca Norveç’e özgü bir durum değil, tüm Avrupa’yı etkisi altına alan bir dönüşümün yansıması.
“Bu sonuçlar, küresel güvenlik dengelerinin hızla değiştiğini ve Avrupa’nın artık savunmasını yalnızca ABD’nin koruyucu şemsiyesine teslim edemeyeceğini açıkça gösteriyor. Halk, bu yeni gerçekliği siyasi elitlerden çok daha hızlı bir şekilde kavrıyor.”
Knutsen, bu yaygın güvensizliğin temelinde birkaç kritik unsurun yattığını vurguluyor:
- ABD’nin son yıllarda izlediği içe dönük ve tek taraflı politikalar.
- Özellikle Donald Trump döneminde öne çıkan ve NATO müttefiklerini mali sorumluluklar üzerinden sıkça eleştiren “America First” (Önce Amerika) söyleminin bıraktığı kalıcı izler.
- Rusya’nın Ukrayna’daki tam ölçekli savaşı ile Avrupa’nın doğusundaki tehdit algısının tarihte görülmemiş seviyelere ulaşması ve bu dalganın İskandinavya’ya kadar uzanması.
- ABD’deki siyasi kutuplaşma ve dış politikada öngörülebilirliğin azalmasıyla ilgili endişeler.
Avrupa’ya Acil Çağrı: “Kendi Savunmamızı Güçlendirme Zamanı”
Norveç’teki bu kamuoyu algısı, Brüksel’den ve NATO merkezinden yükselen uyarıların bir yankısı adeta. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve NATO’nun yeni Genel Sekreteri Mark Rutte, aylardır aynı mesajı tekrarlıyor: Avrupa, askeri kapasitesini acilen ve kararlılıkla artırmalı.
Raporda da altı çizildiği üzere, Avrupa liderleri, kıtanın endüstriyel ve askeri yetkinliklerini seferber etmediği takdirde önümüzdeki on yılda ciddi güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kalabileceği konusunda hemfikir. Bu, artık bir seçenek değil, bir zorunluluk.
Knutsen, günümüzde barışın “askeri caydırıcılık” üzerine kurulu olduğunu vurguluyor. Özellikle Rusya’ya sınırı olan Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerindeki endişe seviyesinin zirvede olduğunu ifade eden uzman, Ukrayna’daki savaş bitmeden Avrupa’da kalıcı ve sağlam bir güvenliğin inşa edilmesinin neredeyse imkansız olduğunu belirtiyor.
Norveç’in durumu için de iyimser olmadığını dile getiren Knutsen, “Norveç’in bir çatışmaya sürüklenme olasılığı sıfır değil” diyor ve ekliyor: “Bu risk, büyük ölçüde Avrupa’nın silahlanma hızına ve ABD’ye olan askeri bağımlılığını ne kadar azaltabileceğine bağlı.”
Sonuç: Yeni Bir Güvenlik Döneminin Eşiğinde
Norstat’ın bu çarpıcı anketi, yalnızca bir veri setinden ibaret değil; aynı zamanda Avrupa güvenlik mimarisinde tarihi bir kırılmanın habercisi. Soğuk Savaş sonrası dönemde Batı ittifakının temel dayanağı olan transatlantik güven bağı, özellikle Avrupa toplumlarında aşınmaya başlıyor. Norveç örneği, bu yıpranmanın NATO’nun en köklü ve istikrarlı üyelerinde bile ne denli derinlere nüfuz ettiğini gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, anketin çizdiği tablo, Avrupa’nın stratejik özerklik arayışına güçlü bir toplumsal destek olduğunu gösteriyor. Savunma bütçelerinin artırılması, ortak silah projelerinin hız kazanması ve Avrupa’nın kendi askeri müdahale kapasitesini güçlendirmesi, artık yalnızca siyasi liderlerin ve komutanların değil, sıradan vatandaşların da acil bir talep olarak gördüğü bir ihtiyaç haline geldi. Kuzeyin buzlu sularından yükselen bu uyarı, tüm kıta için daha belirsiz ve zorlu bir güvenlik çağının kapıda olduğunun habercisi.