Yunanistan’ın Mıknatısı: Doğu Akdeniz’in Yükselen Gayrimenkul Cazibesi ve Yabancı Yatırımcı Profili

RE/MAX’ın kapsamlı raporu, yazlık, ikinci konut ve yatırım arayan uluslararası alıcıların gözünün Yunanistan’da olduğunu ve bu talebin dinamiklerini derinlemesine ortaya koyuyor.

Doğu Akdeniz’in tarihi ve kültürel dokusuyla bezeli incisi Yunanistan, artık sadece bir turizm cenneti olarak değil, aynı zamanda küresel gayrimenkul yatırımcıları için bir çekim merkezi haline geliyor. Ülke, ikinci konut, yazlık ve uzun vadeli yatırım arayışındaki yabancıların radarında giderek daha güçlü bir sinyal yayıyor. RE/MAX Yunanistan’ın ülke genelinde gerçekleşen işlemleri mercek altına alarak hazırladığı yıllık rapor, bu eğilimi tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Rapora göre, Yunan gayrimenkullerine olan yabancı talep, önceki yıllarla kıyaslandığında kayda değer ve belirgin bir sıçrama kaydetmiş durumda.

Başkent ve İkinci Şehirde Liderlik: İsrail Etkisi

Raporun en çarpıcı bulgularından biri, Yunanistan’ın iki büyük metropolünde yabancı alıcı portföyünün şekillenmesi. Atina’da, yabancı alıcılar arasında açık ara en büyük payı İsrailli yatırımcılar elinde bulunduruyor. Bu durum, coğrafi yakınlık, tarihi bağlar ve güçlü ticari ilişkilerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. İsrailli alıcıların ardından, Atina pazarında Türkiye ve Lübnan kökenli yatırımcılar öne çıkıyor. Ayrıca, Çin ve Ukrayna’dan gelen alıcıların da kayda değer ve istikrarlı bir ilgi gösterdiği vurgulanıyor.

Benzer bir tablo, ülkenin kuzeyindeki önemli liman ve kültür şehri Selanik’te de kendini gösteriyor. Selanik’te de İsrailli yatırımcılar listenin başını çekmeye devam ediyor. Onları, Bulgaristan, Almanya, Türkiye ve Arnavutluk’tan gelen alıcılar takip ediyor. Bu dağılım, Selanik’in Balkanlar ve Orta Avrupa ile olan geleneksel bağlarının yanı sıra, yeni yatırım koridorlarının da açıldığının bir göstergesi.

Sahil Kasabaları ve Adalarda Avrupa Ağırlığı

Atina ve Selanik dışında kalan, turizmin kalbi olan adalar, sahil beldeleri ve kırsal bölgelerde ise yabancı konut alımlarında liderlik bayrağını Alman yatırımcılar devralıyor. Almanya’nın uzun yıllardır Yunanistan’la olan güçlü turistik ve ekonomik ilişkileri, gayrimenkul yatırımına da doğal bir şekilde evrilmiş görünüyor. Bu bölgelerde, Bulgar ve Fransız alıcıların da güçlü bir varlığını sürdürdüğü belirtiliyor. Ancak, metropollerde olduğu gibi, bu bölgelerde de İsrailli ve Türk yatırımcılar önemli bir paya sahip, bu da bu grupların yatırım stratejilerinin sadece büyük şehirlerle sınırlı olmadığını kanıtlıyor.

Yatırımcının Profili: Tecrübe ve Nakit Gücü

Rapor, yabancı alıcıların demografik ve finansal fotoğrafını da net bir şekilde çekiyor. Yaş profiline bakıldığında, gayrimenkul yatırımının olgunluk ve finansal istikrar gerektiren bir karar olduğu bir kez daha anlaşılıyor.

Finansman tarafında ise çarpıcı bir gerçek ortaya çıkıyor: Yabancı alıcıların ezici bir çoğunluğu, yani %90’ı, konut alımlarını nakit olarak, kendi kaynaklarıyla gerçekleştiriyor. Kredi veya borçlanma yoluyla finansmana başvuranların oranı ise sadece %10 seviyesinde. Bu veri, Yunanistan’a yönelen yabancı yatırımcı kitlesinin yüksek likiditeye ve doğrudan yatırım gücüne sahip olduğunun en net göstergesi.

Temkinli Karar ve Kalıcılık Potansiyeli

Yabancı yatırımcıların satın alma süreci, bir anda verilen bir karardan ziyade, dikkatli bir değerlendirme ve araştırma sürecini yansıtıyor. Araştırmaya katılan alıcıların %68’i, nihai kararlarını vermeden önce Yunanistan’ı konutu görmek ve bölgeyi hissetmek amacıyla iki veya üç kez ziyaret ettiğini belirtiyor. %16’lık bir kesim ise üçten fazla ziyaret gerçekleştirmiş. Sadece %16’lık bir grup ilk ziyaretlerinde satın alma işlemini tamamlamış.

Satın alma sonrası planlar ise Yunanistan’ın sadece bir “yazlık” değil, potansiyel bir “yuva” olarak da görüldüğünü işaret ediyor. Alıcıların %57’si Yunanistan’a kalıcı olarak yerleşme ihtimalini açık bıraktığını ifade ederken, %18’lik bir kesim bu niyetini net bir şekilde beyan ediyor. Alıcıların yaklaşık dörtte biri (%25) ise ülkede sürekli yaşamayı planlamadığını bildiriyor. Bu da, yatırımların önemli bir kısmının uzun vadeli bir yaşam planıyla iç içe geçtiğini gösteriyor.