Kuşların bile terk ettiği yer şimdi canlı akınına uğradı






Sivas’ta Doğanın Nefesi: Yağışlar Kuruyan Göllere ve Kuşlara Hayat Verdi

Sivas’ta Doğanın Nefesi: Yağışlar Kuruyan Göllere ve Kuşlara Hayat Verdi

Küresel iklim krizinin sert yüzünü her geçen yıl daha derinden hissettirdiği Anadolu coğrafyasında, Sivas adeta bir nefes aldı. Bu yıl, mevsim normallerinin ötesinde erken başlayan ve etkisini gösteren kar yağışı ile ardından gelen bereketli yağmurlar, kuraklığın pençesindeki doğal yaşam için umut oldu. Özellikle yaz aylarında tamamen kuruyarak biyolojik bir sessizliğe bürünen sulak alanlar, son dönemdeki yağışlarla birlikte yeniden can bulmaya başladı. Bu dirilişin en çarpıcı örneklerinden biri ise, kent merkezine yakın konumdaki Bingöl Gölü oldu.

Geçtiğimiz yaz, suyunun büyük bölümünü kaybeden ve tabanı çatlamış toprak haline gelen Bingöl Gölü, artık kuş cıvıltılarıyla yankılanıyor. Angut, turna ve çeşitli ördek türleri başta olmak üzere, bölgeyi üreme ve konaklama alanı olarak kullanan sayısız göçmen kuş, su seviyesinin yükselmesiyle birlikte geri dönüyor. Uzun bir aradan sonra göl üzerinde yeniden gözlemlenen bu yoğun kuş hareketliliği, doğanın kendini yenileme gücünün de bir kanıtı niteliğinde. Gözlemciler, özellikle turna ve ördek popülasyonlarında kayda değer bir artış olduğunu belirtiyor.

İklimdeki Değişkenlik: Kuraklık ve Bereket Arasında Gidip Gelen Denge

Bu yaşanan dönüşümün ardındaki dinamikleri, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Fatih Kartal, iklim koşullarındaki belirgin değişkenliğe bağlıyor. Dr. Kartal, mevsimsel düzensizliklerin artık yağış rejimlerini de doğrudan ve öngörülemez biçimde etkilediğinin altını çiziyor. Bu durumun, bazı yılları şiddetli kuraklık ve su kıtlığıyla geçirirken, bazı dönemlerde ise kurumuş alanlara beklenmedik bir hayat suyu taşıyabildiğini ifade ediyor.

Dr. Kartal, bu yılki yağış profilinin geçen yıla kıyasla daha erken başlamasının önemli bir veri olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor: “Geçtiğimiz yıl 24 Kasım civarında etkili olan yağışlar, bu yıl yaklaşık bir hafta daha erken kendini gösterdi. Bu zamanlama farkı, hem kışlık tarımsal faaliyetlerin planlanması hem de uzun vadede su kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından son derece kritik bir öneme sahip. Son birkaç yıldır bölgedeki barajlar, göletler ve yeraltı suları üzerinde ciddi bir baskı oluşturan kuraklık, bu sezon yerini umut verici bir doluluğa bıraktı. Adeta havzalara ve doğal rezervuarlara can suyu geldi.”

Kartal’ın gözlemleri yalnızca Bingöl Gölü ile sınırlı değil. Sivas’ın önemli havzalarından Bingöl ve Ulaş havzalarında yer alan, benzer şekilde tamamen kuruma noktasına gelen diğer göl ve sulak alanların da, son dönemdeki güçlü ve sürekli yağışlar neticesinde kısmen de olsa dolmaya ve eski görünümlerine kavuşmaya başladığını aktarıyor.

Sulak Alanlar: Yok Olan Bir Ekosistemin Yeniden Doğuşu

Dr. Fatih Kartal, yağışların etkisinin yalnızca su seviyelerindeki nicel artışla sınırlı olmadığını, tüm bir ekosistemin yeniden canlanmasına vesile olduğunu özellikle vurguluyor. Sulak alanların, Türkiye ve dünya biyolojik çeşitliliği için taşıdığı ekolojik öneme dikkat çeken Kartal, bu alanların onlarca, hatta yüzlerce farklı canlı türü için vazgeçilmez bir yaşam, beslenme ve üreme alanı olduğunu belirtiyor. Ve bu canlılar arasında, kuşlar en hassas ve en belirleyici grubu oluşturuyor.

Kurak dönemlerde su kaynaklarının çekilmesiyle birlikte, buradaki besin zincirinin ve yaşam alanlarının ortadan kalktığını, dolayısıyla kuşların da bölgeyi terk etmek zorunda kaldığını hatırlatan Kartal, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Son yağışlarla birlikte göllerdeki su oranlarının artması, beraberinde sucul bitki örtüsünün ve böcek popülasyonlarının da canlanmasını sağladı. Bu durum, kuş çeşitliliğini ve popülasyonunu adeta bir mıknatıs gibi yeniden bu alanlara çekti. Bingöl Gölü gibi sulak alanlar, artık kuşlar için tekrar güvenli bir yaşam, beslenme ve konaklama alanı haline gelmeye başladı. Bu, bölgesel anlamda çok olumlu bir gelişme.”

Uyarı ve Umut: Sürdürülebilir Yönetim Şart

Ancak uzmanlar, bu sevindirici tablonun, iklim değişikliğinin uzun vadeli tehdidini ortadan kaldırmadığı konusunda uyarıda bulunuyor. Bu tür yağışlı dönemlerin, su kaynaklarının hoyratça kullanılması için bir bahane olmaması gerektiğinin altı çiziliyor. Aksine, iklim değişikliğiyle mücadelede sulak alanların korunmasının, restore edilmesinin ve su kaynaklarının akılcı, sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinin her zamankinden daha hayati bir öncelik haline geldiği vurgulanıyor.

Sivas’ta yaşanan bu doğal diriliş, bize bir yandan ekosistemlerin ne kadar kırılgan olduğunu gösterirken, diğer yandan doğru müdahaleler ve uygun iklim koşulları ile ne kadar hızlı iyileşebileceğini de gösteriyor. Bingöl Gölü’nün yeniden kuşlarla dolup taşan suları, sadece bir görsel şölen değil, aynı zamanda doğayla uyum içinde yaşamanın ve onu korumanın ne kadar değerli olduğuna dair güçlü bir hatırlatma.


İlgili Haberler

Kilosu 20 bin lira olan balın sahte olup olmadığını anlamak için kavanoza bakın

haberci

AK Parti’li Hüseyin Yayman: Terörsüz Türkiye sürecinde şehitlerimizi rencide edecek adım atılmayacak

haberci

Evinizdeki bu 6 eşya servet değerinde

haberci
Yükleniyor....

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası
gazete haberleri