Bilgisayarların geleceği mantarlar. Bilimkurgu gerçeğe dönüşüyor






Bilgisayarların Geleceği Mantarlarda mı Saklı? | Devrim Niteliğinde Bir Araştırma


Silikon Çağı Sona mı Eriyor? Bilgisayarların Geleceği, Ormanların Derinliklerinde Yetişiyor Olabilir

Mantarlar denince zihinlerde canlanan imgeler, genellikle mutfaktaki lezzetli yemekler, ormanlardaki gizemli ve bazen ölümcül türler veya popüler kültürdeki distopik kıyamet senaryolarıyla sınırlı kalıyor. Ancak, bilim dünyasının sınırlarını zorlayan yeni bir araştırma, bu kadim ve büyüleyici canlıların, insanlığın en karmaşık icatlarından biri olan bilgisayarların temelini oluşturabileceğini ortaya koydu. PLoS One adlı saygın hakemli bilimsel derginin Ekim 2025 sayısında yayımlanan çığır açıcı bir çalışma, sürdürülebilir teknolojinin yeni umudu olarak “mantar bilgisayarları” işaret ediyor.

Gezegenin Yükünü Hafifletmek İçin Organik Bir Çözüm Arayışı

Ohio Eyalet Üniversitesi’nden bir araştırma ekibinin öncülük ettiği bu çalışma, derin bir sorunsala odaklanıyor: Modern dijital çağın bel kemiği olan silikon tabanlı bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabletler, hayatlarımızı inanılmaz ölçüde kolaylaştırsa da, gezegenimiz üzerinde geri dönüşü zor bir etki bırakıyor. Bu cihazların üretimi, muazzam miktarda enerji tüketiyor ve nadir toprak elementlerinin sömürülmesini gerektiriyor. Daha da vahimi, ömürleri tükendiğinde ortaya çıkan elektronik atık (e-atık) dağları. Birleşmiş Milletler verileri, küresel e-atık üretim hızının, mevcut geri dönüşüm kapasitemizden tam beş kat daha hızlı arttığını gösteriyor. İşte bu karanlık tablo, bilim insanlarını doğanın kendi içinde, çevre dostu ve radikal bir alternatif aramaya itti.

“Mantar bilgisayar” fikri ilk bakışta bilim kurgudan bir parça gibi görünse de, temelleri doğanın kendi iletişim ağına dayanıyor. Mantarlar, yeraltında geniş ağlar oluşturan kök benzeri iplikçiklerden, yani miselyumdan oluşur. Bilim insanları onlarca yıldır, bu devasa miselyum ağlarının, ağaçlar ve bitkiler arasında besin, su ve hatta uyarı sinyalleri taşıyarak “Wood Wide Web” (Doğal İnternet Ağı) adı verilen karmaşık bir iletişim sistemi kurduğunu biliyordu. Ohio ekibinin devrim niteliğindeki katkısı, bu biyolojik ağın sadece kimyasallarla değil, aynı zamanda elektriksel sinyallerle de çalıştığını ve bu sinyallerin bilgi işlem amacıyla kullanılabileceğini kanıtlaması oldu.

Doğanın Hafızası: Mantarlar Nasıl “Bilgi” Depoluyor?

Araştırmanın kalbinde, elektronik dünyasının nispeten yeni bir bileşeni olan memristör kavramı yatıyor. Bir memristör, geçmişte üzerinden geçen elektrik akımının miktarını “hatırlayabilen” ve direncini buna göre değiştiren bir devre elemanıdır. Bu özellik, onu bellek depolama ve hatta insan beynindeki nöron-sinaps bağlantılarını taklit eden nöromorfik bilgi işlem için ideal kılar. Ekip, Shiitake mantarlarının bu organik memristörler gibi davranıp davranamayacağını test etti.

Deneylerde, mantar dokularına, tıpkı geleneksel bir bilgisayarın RAM’ine veri yazılır gibi, çeşitli voltaj darbeleri uygulandı. Sonuçlar, bilim dünyasını hayrete düşürdü. Mantar dokuları, harici elektriksel uyarılara karşılık vererek, saniyede 5.800 ila 5.900 arasında değişen sinyal geçişi yapabildi. Daha da çarpıcı olanı, bu karmaşık elektriksel durum değişimlerinin, ortalama %90’ın üzerinde bir doğruluk oranıyla gerçekleşmesiydi. Bu, mantar dokusunun bilgiyi işleyebildiğini, depolarını değiştirebildiğini ve tutarlı bir şekilde okuyabildiğini açıkça gösteriyordu. Bir anlamda, mantarlar organik bir “canlı bellek” görevi görüyordu.

Prototipin Gerçekleri: Yavaşlık, Büyüklük ve Umut Vaat Eden Avantajlar

Ancak bu teknoloji henüz emekleme aşamasında ve mevcut prototipler, geleneksel rakiplerinin yanında bazı önemli eksiklikler sergiliyor. Boyut ve hız, şu anki en büyük engeller. Laboratuvarda geliştirilen mantar tabanlı devreler, standart bir dizüstü bilgisayarın işlemcisinden çok daha büyük ve en düşük performanslı silikon memristörlerden bile yaklaşık iki kat daha yavaş çalışıyor. Bu, günlük kullanıma uygun bir mantar bilgisayar için önümüzde uzun bir optimizasyon yolu olduğu anlamına geliyor.

Fakat araştırmacılar, bu dezavantajların, teknolojinin getirdiği çevresel ve ekonomik devrimle kıyaslandığında önemsiz kalabileceğine inanıyor. Geleneksel elektronik, lityum, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi sınırlı kaynaklara bağımlıyken, mantarlar ucuz, bol bulunur ve yenilenebilir bir kaynak. Sadece organik atıklar ve uygun bir ortamla seri bir şekilde yetiştirilebiliyorlar. En önemlisi, ömürlerini tamamladıklarında, doğada tamamen biyolozunur hale geliyor ve zehirli e-atık dağları oluşturmuyorlar. Bu özellikleriyle, döngüsel ekonomi ve sıfır atık hedefleri için bir altın standart oluşturma potansiyeli taşıyorlar.

Araştırmanın bir diğer heyecan verici yönü ise, mantarların sadece bilgi işlemekle kalmayıp aynı zamanda enerji de üretebilme potansiyeli. Bilim insanları, mantarların metabolik süreçlerinden ve biyoelektrik aktivitelerinden yararlanarak, organik atıkları enerjiye dönüştüren veya kendi kendine yetebilen mikro güç kaynakları oluşturma olasılığını araştırıyor. Bu, “hem işlemci hem pil” görevi görebilecek, tamamen organik ve sürdürülebilir bir cihaz vizyonunun kapılarını aralıyor.

Sonuç: Bir Devrimin Eşiğinde miyiz?

Ohio Eyalet Üniversitesi’nin bu öncü çalışması, teknoloji ve biyolojinin kesişiminde yepyeni bir alanın temelini atıyor. “Mantar bilgisayarlar” bugünkü haliyle, karmaşık video oyunlarını çalıştırmaktan veya dev veri merkezlerini yönetmekten çok uzak. Ancak, bu araştırma bize çok önemli bir şey gösteriyor: Doğanın, insan yapımı en karmaşık problemlere bile şaşırtıcı, zarif ve sürdürülebilir çözümler sunabileceği. Önümüzdeki on yıllarda, bu organik devreler belki de düşük güç tüketen, çevreye duyarlı sensör ağlarında, biyomedikal implantlarda veya özel amaçlı biyolojik bilgi işlem sistemlerinde kendine bir niş pazar bulacak. Kesin olan bir şey var: Artık mantarlara bakış açımız, asla bir daha sadece pizzanın üzerindeki bir malzeme veya korku hikayelerinin bir unsuru olmayacak. Onlar, geleceğin teknolojisinin sessiz ve sürdürülebilir mimarları olma yolunda ilk adımlarını attılar.


İlgili Haberler

OpenAI’dan Gemini’a yanıt. Yeni bağımsız yapay zeka modeline dair bilinenler

haberci

Fergani tarihe geçti. Dünyada ilk kez hibrit yörünge motoru uzayda ateşlendi

haberci

Avrupa Uzay Ajansı’nın gözü gizemli ziyaretçide

haberci
Yükleniyor....

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası