Gündem

Dağılan ülkede kovayla satılıyordu: Dünyanın en lüks yemeği oldu





Bir Lüksün Sıradanlaşması: Sovyet Döneminde Herkesin Sofrasındaki Siyah Havyar

Bugünün dünyasında gramı altınla yarışan siyah havyar, bir zamanlar Sovyet pazarlarında kiloyla satılan, herkesin ulaşabildiği gündelik bir lezzetti. İşte o unutulmuş çağın hikayesi.

Bir Tüketim Paradoksu: Kıtlığın Gölgesindeki Bolluk

Sovyetler Birliği denilince akla gelen ilk imgeler genellikle uzun kuyruklar, temel ihtiyaç maddelerinin karneye bağlanması ve seçenek yoksunluğudur. Ancak bu genel tablonun içinde, tarihsel bir paradoks olarak duran istisnai bir bolluk alanı vardı: siyah havyar. 1960’lar ve 1970’ler boyunca, Hazar Denizi ve ona bağlı nehirlerden gelen bu değerli ürün, lüks ve erişilmezliğin sembolü olmaktan çok uzaktı. Aksine, sıradan bir gıda maddesi statüsündeydi. Pazarlarda, bakkallarda, hatta bazı büfelerde, bugün hayal edilmesi zor bir şekilde, renkli ambalajlardan ziyade açıkta, isteyenin istediği miktarda alabileceği bir üründü. Küçük teneke kovalar içinde kiloyla satışı yapılıyor, tıpkı salça veya turşu gibi stoklanabiliyordu.

[Burada 1970’lerde bir Sovyet pazarında açıkta havyar satan bir tezgahtan tarihi bir fotoğraf yer alabilirdi.]

Fiyat, bir dönemin ekonomik ve sosyal yapısını anlamak için en çarpıcı göstergedir. O yıllarda 100 gram siyah havyarın fiyatı ortalama 4 ruble civarındaydı. Dönemin ortalama bir mühendis, öğretmen veya fabrika işçisinin aylık maaşı ise 100 ila 110 ruble arasındaydı. Bu basit matematik, inanılmaz bir gerçeği ortaya koyar: Bir işçi, bir aylık maaşının sadece %3-4’ü karşılığında, 100 gramlık bir kutu havyarı rahatlıkla alabilirdi. Bu erişilebilirlik, sahte havyar üretimini bile anlamsız kılıyordu; zaten gerçeği hem bol hem de son derece ucuzdu.

Gündelik Hayatın ve Kutlamaların Ayrılmaz Parçası

Havyarın varlığı sadece büyük metropollere özgü değildi. Ülkenin dört bir yanındaki pazarlarda, özellikle de Volga Nehri havzası ve av bölgelerine yakın şehirlerde sıklıkla bulunurdu. İlginç bir şekilde, kırmızı havyar (somondan elde edilen) bazen siyah havyardan daha az tercih edilir, hatta daha “sıradan” görülürdü. Havyar, Sovyet kültüründeki kolektif kutlamaların vazgeçilmezi haline gelmişti. Yılbaşı sofralarının parlayan yıldızıydı; kremalı blinilerin (Rus krepleri) üzerine bolca serpilirdi. Düğünlerde, resmi resepsiyonlarda ve parti toplantılarında ikram edilen standart mezelerdendi. Hatta, Moskova’daki bazı tiyatroların büfelerinde, seyirci arasında “havyarlı sandviç” yaygın bir atıştırmalıktı. Bu durum, havyarın o dönemdeki sosyal ve kültürel konumunu net bir şekilde gösterir: O, bir statü sembolünden ziyade, paylaşılan bir mutluluk ve kutlama nesnesiydi.

Sovyet Dönemi (1970’ler)

100 gram Siyah Havyar: ~4 Ruble

Ortalama Aylık Maaş: 100-110 Ruble

Havyarın Maaşa Oranı: %3.6 – %4

Durum: Herkes için erişilebilir, gündelik bir gıda.

Günümüz (Türkiye Örneği)

100 gram Beluga Havyarı: >14.000 TL

Ortalama Net Asgari Ücret (2024): 17.002 TL

Havyarın Asgari Ücrete Oranı: ~%82

Durum: Aşırı lüks, çok küçük bir kesime özgü.

Bolluğun Sonu: Ekolojik Çöküş ve “Kıtlık Çağı”

1970’lerin sonları, bu altın çağın ani ve sert bir şekilde sona erdiği dönem oldu. Sovyet sanayisinin kontrolsüz büyümesi, Volga ve Ural gibi büyük nehirleri ağır metaller ve endüstriyel atıklarla kirletti. Bu nehirler, mersin balıklarının doğal üreme alanlarıydı. Üstüne, devletin planlı ekonomi hedeflerini karşılamak için yapılan aşırı ve düzensiz avlanma eklenince, mersin balığı popülasyonları çöküş noktasına geldi. Balık yok olunca, havyar da raflardan hızla kaybolmaya başladı.

Artık sadece Azerbaycan SSC gibi belirli bölgelerden sınırlı miktarlarda temin edilebiliyor, bu da fiyatların katlanarak artmasına neden oluyordu. 1980’ler, Sovyet vatandaşları için sadece havyarın değil, pek çok temel gıdanın kaybolduğu, karaborsa ekonomisinin güçlendiği gerçek bir “kıtlık çağı” olarak hafızalara kazındı. Bir zamanların bol ve ucuz lezzeti, artık karaborsada yüksek fiyatlarla alınıp satılan, ulaşılmaz bir nostalji nesnesine dönüşmüştü.

[Burada, 1980’lerde boş bir Sovyet pazarı tezgahını veya bir karaborsa sahnesini gösteren bir illüstrasyon yer alabilirdi.]

Günümüzde Havyar: Yapay Üretim ve Küresel Lüks

Günümüzde siyah havyar, dünyanın en pahalı gurme ürünlerinden biri olarak sofralardaki yerini koruyor. Ancak bu seferki varlığı, Sovyet dönemindeki doğal bolluğa değil, teknoloji ve sermaye yoğun çiftliklere dayanıyor. Doğal stokların tükenmesi nedeniyle, havyar üretiminin büyük kısmı artık özel havuzlarda yapay olarak yetiştirilen mersin balıklarından sağlanıyor. Bu süreç zahmetli, zaman alıcı (bir balığın havyar verecek olgunluğa gelmesi yıllar sürer) ve maliyetlidir. Sonuç olarak, fiyatlar geçmişle kıyas kabul etmeyecek kadar yüksektir. Örneğin, Türkiye’de 100 gram Beluga havyarının fiyatı 14 bin Türk Lirasını aşmaktadır. Bu rakam, bir dönem ortalama maaşın küçük bir yüzdesine denk gelen ürünün, artık neredeyse bir asgari ücrete yakın bir değere ulaştığını gösterir.

Sonuç: Bir Lezzetin Değişen Anlamı

Sovyet dönemindeki siyah havyar hikayesi, sadece bir gıda maddesinin tarihini değil, aynı zamanda bir ekonominin, ekosistemin ve toplumsal hafızanın nasıl radikal biçimde dönüşebileceğini de anlatır. Bir zamanlar kolektif kutlamaların sıradan bir parçası olan şey, bugün bireysel statü ve aşırı lüksün sembolü haline gelmiştir. Bu dönüşüm, plansız sanayileşmenin ekolojik maliyetini, doğal kaynakların hoyratça tüketilmesinin sonuçlarını ve bir ürünün ekonomik değerinin zaman içinde nasıl tamamen değişebileceğini gözler önüne seren, ibret verici bir modern zaman masalıdır.


İlgili Haberler

Yapılan bu hata faturayı ikiye katlıyor: Herkes bilmeden yapıyor

haberci

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan TEKNOFEST2025 İçin Atatürk Havalimanı’na Davet

haberci

Hatay’da orman yangını: Alevlere müdahale ediliyor

haberci

Yorum Bırakın

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası