Çernobil’in Geleceği Tehlikede: Drone Saldırısı, Milyar Euro’luk Koruyucu Çatıyı İşlevsiz Bıraktı
Ukrayna’nın kuzeyindeki hayalet şehir Pripyat’ın yakınında, dünyanın en büyük nükleer felaketinin izlerini taşıyan Çernobil Nükleer Santrali, yeni bir tehditle karşı karşıya. 2019 yılında, 1986’daki patlamanın yarattığı yıkımı mühürlemek üzere devasa bir mühendislik harikası olarak inşa edilen koruyucu çelik çatı, bir drone saldırısının hedefi oldu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından yapılan resmi incelemeler, saldırı sonucu oluşan hasarın yapıyı kritik bir şekilde zayıflattığını ve artık radyasyonu etkin bir şekilde engelleme işlevini yerine getiremediğini ortaya koydu. Bu gelişme, sadece Ukrayna için değil, tüm bölge ve dünya için uzun vadeli nükleer güvenlik endişelerini yeniden alevlendirdi.
Milyar Euro’luk Kalkan Delindi: “Yeni Güvenli Çatı”nın İnşa Süreci ve Hedef Alınışı
Avrupa Birliği ve uluslararası toplumun finansal desteğiyle, yaklaşık 1.5 milyar euro maliyetle inşa edilen “Yeni Güvenli Çatı” (New Safe Confinement – NSC), devasa bir çelik kemer yapıydı. Eski ve çatlamaya başlayan Sovyet yapımı “Sarkofag”ın üzerine, özel raylar kullanılarak kaydırılmıştı. 257 metre genişliğinde, 162 metre uzunluğunda ve 108 metre yüksekliğindeki bu yapı, sadece radyasyonu hapsetmekle kalmayıp, aynı zamanda eski reaktörün ve sarkofagın onlarca yıl sürecek güvenli bir şekilde sökülmesi için bir çalışma alanı oluşturmayı amaçlıyordu. Ancak, bu titizlikle planlanmış gelecek, Şubat 2024’teki bir drone saldırısıyla sekteye uğradı.
Birleşmiş Milletler’in 14 Şubat tarihli raporuna göre, yüksek patlayıcı yüklü bir insansız hava aracı santrale çarparak yangına ve reaktörün koruyucu kaplamasında fiziksel hasara neden oldu. Saldırı, çelik kubbede bir delik açtı. Ukrayna makamları, bu saldırıyı Rusya’ya atfederken, Moskova yetkilileri iddiaları kesin bir dille reddetti. Bu olay, savaşın nükleer tesisler üzerinde yarattığı korkunç riski bir kez daha gözler önüne serdi.
UAEA’nın Kritik Tespitleri: “Birincil Güvenlik İşlevi Kayboldu”
Geçtiğimiz hafta bölgede detaylı bir denetim gerçekleştiren UAEA ekibi, hasarın boyutlarını netleştirdi. UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi, yaptığı açıklamada, inceleme ekibinin yapının “birincil güvenlik işlevlerini ve radyasyon sızdırmazlığını kaybettiğini” doğruladığını bildirdi. Grossi, taşıyıcı unsurlar ve izleme sistemlerinin kalıcı hasar görmediğini, ancak bu durumun tehlikenin büyüklüğünü azaltmadığını vurguladı. Koruyucu çatının asli görevi olan radyoaktif maddelerin dış ortama sızmasını önleme kabiliyeti ciddi şekilde zarar görmüştü.
Grossi, Ukraynalı yetkililerin bazı geçici onarımları hayata geçirdiğini kabul etmekle birlikte, uzun vadeli nükleer güvenliğin sağlanması için kapsamlı ve derinlemesine bir restorasyon çalışmasının şart olduğunun altını çizdi. Bu restorasyonun, savaş koşulları devam ederken ne zaman ve nasıl yapılabileceği ise belirsizliğini koruyor.
Anlık Tehlike Yok Ama Gelecek Belirsiz: Tarihin Tekerrür Riskine Karşı Uyarı
UAEA ve Ukrayna yetkilileri, saldırının hemen ardından ve sonrasında yapılan ölçümlerde, radyasyon seviyelerinin normal sınırlar içinde ve stabil olduğunu, şu an için çevreye yayılan herhangi bir ek radyasyon sızıntısı tespit edilmediğini açıkladı. Bu, kısa vadede bir rahatlama sağlasa da, uzmanları asıl endişelendiren konu, hasarlı yapının dayanıklılığının azalmış olması.
1986 felaketinin ardından Sovyetler Birliği tarafından aceleyle inşa edilen ve 30 yıllık ömrü olan beton sarkofag, zaman içinde bozulma belirtileri göstermişti. Yeni çelik kubbenin en önemli işlevlerinden biri, bu eski yapının güvenle parçalara ayrılmasına olanak tanımaktı. Şimdi, bu süreci koruyacak kalkanın kendisi risk altında. Ayrıca, Rus güçlerinin 2022’deki işgalin ilk haftalarında bölgeyi bir ay boyunca kontrol altında tutması ve şimdi yaşanan saldırı, Çernobil’in savaş sırasında ne kadar savunmasız kalabildiğini acı bir şekilde gösterdi.
Sonuç olarak, Çernobil’deki drone saldırısı, sadece fiziksel bir yapıya verilen zarardan çok daha derin anlamlar taşıyor. Bu olay, uluslararası barış ve güvenliğin, en tehlikeli miraslarımızı korumak için ne kadar elzem olduğunu hatırlatıyor. Milyarlarca euro ve onlarca yıllık uluslararası işbirliğiyle kurulan bir güvenlik kalkanının, bir anda işlevsiz hale gelebilmesi, savaşın nükleer tesisler üzerindeki yıkıcı potansiyelini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Dünya, bir kez daha, Çernobil’in sessiz uyarısına kulak vermek zorunda.