Gündem

Kestane alamayanlar bunu yiyor: Kilosu 50 TL





Kış Sofralarının Yeni Yıldızı: Ekonomik Krizde Meşe Palamudu Geleneksel Lezzet Olarak Geri Dönüyor

Kestane fiyatlarındaki rekor artış, tüketicileri unutulmaya yüz tutmuş ancak besleyici bir geleneksel lezzete, meşe palamuduna yöneltiyor. Kırsal hafızadan kent pazarlarına uzanan bu dönüşüm, sadece bir gıda tercihinden çok, ekonomik şartlara verilen kültürel ve pratik bir cevap niteliği taşıyor.

Sonbaharın gelişiyle birlikte Türkiye’nin dört bir yanındaki pazarlarda alışılagelmiş manzara bu yıl farklı bir ürünle renkleniyor. Kestane tezgahlarının önündeki uzun kuyruklar ve yüksek fiyat etiketleri, birçok vatandaşı daha mütevazı bir seçeneği, meşe palamudunu keşfetmeye itiyor. Kilosu ortalama 50 Türk Lirası civarında satılan palamut, aynı miktarı 250-300 lirayı bulan kestanenin yanında adeta bir ‘halk kahramanı’na dönüşmüş durumda.

Pazarcılar ve doğal ürün satıcıları, son birkaç yıldır gözle görülür bir artış yaşanan ilginin bu kış zirveye ulaştığını belirtiyor. “Eskiden sadece meraklısı alır, çoğu kişi ne yapacağını bilemezdi” diyen deneyimli bir pazarcı, “Şimdi ise özellikle dar gelirli aileler, emekliler ve sağlıklı beslenmeye özen gösteren gençler tarafından yoğun talep görüyor. İnsanlar ‘kestane parasına’ 5-6 kilo palamut alabildiklerini fark edince, tercihleri de değişiyor” ifadelerini kullanıyor.

Bu talep patlamasının arkasında sadece fiyat avantajı yatmıyor. Anadolu’nun birçok yöresinde, özellikle kıtlık veya zor dönemlerde geleneksel olarak tüketilen ve neredeyse unutulmaya yüz tutan bu besin, sosyal medya ve sağlıklı yaşam platformları sayesinde yeniden keşfediliyor. Ancak, meşe palamudunu sofraya getirmek, marketten alınan hazır bir ürünü pişirmek kadar basit değil. Binlerce yıldır uygulanan geleneksel bir hazırlık süreci gerektiriyor.

Doğru işlem görmemiş çiğ meşe palamudu, yüksek tanen içeriği nedeniyle acı ve tüketime uygun değildir. Bu nedenle, doğadan toplandıktan sonra önce kabukları ayrılıyor. Ardından, acılığını gidermek için günlerce suda bekletilip sık sık suyu değiştiriliyor veya uzun süre kaynatılıyor. Bu zahmetli sürecin sonunda elde edilen yumuşak iç kısım, doğrudan haşlanarak tüketilebileceği gibi, kurutulup öğütülerek un haline de getirilebiliyor. Kavrularak öğütüldüğünde ise kafeinsiz, aromatik bir ‘palamut kahvesi’ elde ediliyor.

Bu geleneksel bilgi, kırsalda yaşayan ve geçimini orman ürünlerinden sağlayan toplayıcılar ve köylüler tarafından nesilden nesile aktarılıyor. Toplanan palamutlar, bu işlemlerden geçirildikten sonra şehir pazarlarına ulaşıyor ve tüketiciye ‘hazır’ haliyle sunuluyor. Bazı girişimciler ise bu süreci bir adım öteye taşıyarak, meşe palamudu unundan ekmek, tarhana, makarna, hatta kurabiye ve kek gibi işlenmiş ürünler üretmeye ve pazarlamaya başladı bile.

Beslenme uzmanları, bu yönelişi olumlu karşılıyor. Meşe palamudunun, kompleks karbonhidratlar, lif, B vitaminleri, potasyum, magnezyum ve sağlıklı yağ asitleri bakımından zengin olduğunu vurguluyorlar. Glütensiz olması, onu çölyak hastaları veya glütensiz beslenenler için de değerli bir alternatif haline getiriyor. Uzmanlar, doğru şekilde işlendiğinde güvenle tüketilebileceğinin altını çizerken, özellikle kan şekerini dengeleme ve tokluk hissi sağlama gibi özelliklerine dikkat çekiyor.

Ekonomistler ise bu durumu, yüksek enflasyon ve alım gücünün düşüşü karşısında halkın geliştirdiği ‘ikame ekonomisi’nin ve dayanıklılığının çarpıcı bir örneği olarak yorumluyor. İnsanların pahalılaşan temel gıdalar yerine, unutulmuş ancak besleyici ve yerel kaynaklara yönelmesi, gıda güvencesi ve kendine yeterlilik tartışmalarını da yeniden alevlendiriyor.

Kış aylarının daha soğuk günlerinin yaklaşmasıyla birlikte, sokak satıcılarının mangallarında kestanenin yanında meşe palamudunun da kavrulma ihtimali giderek artıyor. Pazarcıların tabiriyle, “Eskinin yoksul yemeği, bugünün akıllı seçimi” haline gelen bu kadim besin, sadece bir gıda maddesi değil, aynı zamanda ekonomik dalgalanmalara karşı kültürel hafızanın ve pratik çözümlerin hâlâ ne kadar güçlü olduğunun da bir simgesi olarak sofralardaki yerini sağlamlaştırıyor.

Haber: Yerel pazar ziyaretleri, satıcı ve tüketici görüşmeleri ile beslenme uzmanlarından alınan bilgilere dayanmaktadır.


İlgili Haberler

Adana’da korkunç olay! Restoran sahibini infaz ettiler

haberci

Çanakkale Boğazı’nda gemi arızası; römorkörle çekildi

haberci

Dünyanın en yaşlı ağacı: Tam 5 buzul çağından sağ çıktı

haberci

Yorum Bırakın

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası