Diplomasi ve Hukuk Kesişiminde Bir Görüşme: ABD Büyükelçisi Kushner ile Eski Cumhurbaşkanı Sarkozy
Paris’teki La Santé Cezaevi’nden Adli Kontrole: İki Hükümlünün Sıra Dışı Buluşmasının Perde Arkası
Uluslararası diplomasi sahnesi, bazen beklenmedik yerlerde ve koşullar altında şekillenir. Paris’in kalbinde, La Santé Cezaevi’nin soğuk duvarları arasında gerçekleşmesi planlanan, ancak son anda mekân değiştiren bir görüşme, hem Fransa hem de ABD siyasi tarihinin tartışmalı isimlerini bir araya getirdi. ABD’nin Paris Büyükelçisi Charles Kushner’in, eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi ziyaret etme girişimi, yalnızca diplomatik bir nezaket hareketi değil, aynı zamanda iki ülkenin yakın tarihine dair karmaşık hikayeleri de gözler önüne serdi.
Olayın resmi açıklaması, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Paris İstinaf Mahkemesi’nden geldi. Bakanlık ve mahkeme, Büyükelçi Charles Kushner’in, 21 Ekim’de tutuklanıp 10 Kasım’da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Nicolas Sarkozy ile La Santé Cezaevi’nde görüşmek için resmi izin talebinde bulunduğunu doğruladı. Paris İstinaf Mahkemesi, bu olağandışı talebi değerlendirerek görüşme iznini onayladı. Ancak, Sarkozy’ye yakın bir kaynağın ifadeleri, planlanan buluşmanın son anda farklı bir yöne evrildiğini ortaya koydu. Kaynak, görüşmenin cezaevi koğuşlarında değil, farklı bir mekânda gerçekleştiğini, ancak iki ismin bir araya geldiğini kesin bir dille teyit etti. Bu detay, ziyaretin mahremiyetine ve belki de içeriğine dair soru işaretlerini beraberinde getirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan konuya ilişkin yapılan açıklama, ziyaretin gerekçesini kişisel duygulara bağladı. Bir bakanlık yetkilisi, “Büyükelçi Kushner, ABD’nin yakın bir dostu olan eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’i, kendisine duyduğu kişisel şefkat ve derin saygı nedeniyle ziyaret etmek istedi” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, resmi diplomatik protokolün ötesine geçen, insani bir temas vurgusu yapıyordu. Ancak, her iki ismin de hukuki süreçlerden geçmiş olması, bu ‘kişisel’ buluşmanın siyasi ve sembolik alt tonlarını güçlendirdi.
Zira, masanın diğer tarafındaki isim olan Charles Kushner’in de kendi ülkesinde benzer bir hukuki süreci tecrübe ettiği biliniyor. Kushner, yasa dışı seçim kampanyası bağışları, vergi kaçakçılığı ve tanıkla ilgili yasalara muhalefet etmek de dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla 2005 yılında suçlu bulunmuş ve hapis cezasına çarptırılmıştı. Kushner’in hikayesinde dikkat çeken bir diğer nokta ise, 2020 yılında dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından kendisine verilen başkanlık affı oldu. Bu af, Kushner’in cezasının geri kalan kısmını ortadan kaldırmış ve onun siyasi-ticari hayatına devam etmesinin önünü açmıştı. Bu bağlamda, Kushner’in Sarkozy ziyareti, iki ‘affedilmiş’ ya da hukuki süreçlerle mücadele etmiş figürün dayanışması olarak da yorumlandı.
Nicolas Sarkozy ise, Fransa’da adaletin en üst düzeydeki eski bir temsilcisini yargılamasının sembolü haline gelen bir davanın merkezindeydi. Sarkozy, 2007 cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını finanse etmek için Libya’dan yasa dışı fon kabul ettiği iddiasıyla yargılandığı tarihi davada, 25 Eylül 2025 tarihinde kararını açıklayan mahkeme tarafından ‘suç örgütü kurmak’ suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkum edilmişti. Davada, kamu fonlarını zimmetine geçirme, pasif yolsuzluk ve yasa dışı finansman suçlamalarından ise beraat etmişti. Kararın en çarpıcı yanı, temyiz süreci daha tamamlanmadan, hukukta nadir görülen bir uygulamayla, cezanın derhal infaz edilmesi kararıydı. Bu karar, Sarkozy’nin 20 gün boyunca La Santé Cezaevi’nde kalmasına neden oldu.
Süreç, 10 Kasım’da Paris İstinaf Mahkemesi’nin verdiği bir kararla yeni bir evreye girdi. Mahkeme, Sarkozy’nin 20 günlük cezaevi deneyiminin ardından, cezanın sürdürülmesine gerek olmadığına hükmetti ve eski cumhurbaşkanını elektronik kelepçe takılması, ikametgahında kalması ve yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmeme gibi şartlarla adli kontrol altında serbest bıraktı. İşte tam da bu hassas geçiş döneminde, ABD Büyükelçisi Kushner’in ziyaret talebi gündeme geldi.
Bu buluşma, uluslararası ilişkiler, hukukun üstünlüğü ve siyasi figürlerin kişisel kaderleri arasındaki ince çizgiyi gösteren çok katmanlı bir olay olarak kayıtlara geçti. Bir yanda, bir başkanlık affıyla ikinci şansını elde etmiş bir diplomat, diğer yanda ise ülkesinin adli sistemiyle hesaplaşan eski bir devlet başkanı vardı. Görüşmenin içeriği kamuoyuyla paylaşılmasa da, gerçekleştiği koşullar ve tarafların geçmişi, diplomasinin geleneksel sınırlarının dışına çıkan bu temasın, yalnızca kişisel bir nezaketten çok daha fazlasını temsil ettiğine işaret ediyor. Fransa-ABD ilişkilerinin geleceği, her iki ülkede devam eden siyasi kutuplaşmalar ve hukukun siyasetle olan karmaşık dansı bağlamında, bu tür sıra dışı diyalogların nasıl yankı bulacağı merak konusu olmaya devam edecek.
Haber içeriği, ABD Dışişleri Bakanlığı, Paris İstinaf Mahkemesi açıklamaları ve Sarkozy çevresindeki kaynaklara dayanarak detaylandırılmış ve genişletilmiştir. Hukuki süreçlere ilişkin bilgiler resmi mahkeme kararlarından derlenmiştir.
