Dünya

İsrail, Batı Şeria’da tarihi eserlere de el koydu






İsrail’in Batı Şeria Operasyonu: Tarihi Eserlere El Konulması ve Tepkiler

Gazze Ateşkesinin Gölgesinde Batı Şeria: İsrail, Tarihi Sütunlara El Koydu

Gazze Şeridi’nde geçici bir ateşkesin sağlandığı bir dönemde, işgal altındaki Batı Şeria toprakları, İsrail güçlerinin yoğunlaşan operasyonlarına sahne oluyor. Bölgede devam eden geniş çaplı askeri baskınlar, yalnızca güncel güvenlik operasyonlarını değil, kültürel miras ve tarihi eserlere yönelik tartışmalı müdahaleleri de beraberinde getiriyor. Son olarak, İsrail Ordusu, Batı Şeria’nın doğusunda yer alan el-Mezrea eş-Şarkiyye beldesinde gerçekleştirdiği bir operasyonla, uluslararası hukuk ve kültürel miras koruma ilkelerini yeniden tartışmaya açan bir harekete imza attı.

Dağlık Arazideki Operasyon ve Bizans Dönemine Ait Sütunlar

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), İsrail Sivil İdare’ye bağlı ekiplerle koordineli bir şekilde, el-Mezrea eş-Şarkiyye’nin dağlık ve engebeli bir bölgesine operasyon düzenledi. Operasyonun hedefi, bölgede bulunan arkeolojik bir alandı. Askeri ve idari ekipler, alanda bulunan ve Bizans dönemine tarihlenen beş adet antik taş sütuna el koydu. Sütunların bulunduğu yerden çıkarılarak götürüldüğü bildirildi.

İsrail basınına yansıyan resmi açıklamalarda, bu müdahalenin gerekçesi olarak, “Filistinlilerin söz konusu tarihi alanda kaçak bina inşaatı gerçekleştirdiği ve bu faaliyetler sırasında tarihi eserlere zarar verildiği” iddiası öne sürüldü. İsrail makamları, el koyma işleminin, sözde bu tahribatı önlemek ve eserleri korumak amacıyla yapıldığını savunuyor. Ancak, bu tür müdahaleler, işgal altındaki topraklardaki arkeolojik mirasın kontrolü konusunda uzun süredir devam eden daha geniş ve sistematik bir stratejinin parçası olarak değerlendiriliyor.

Filistin Makamlarından Sert Tepki: “Tarihi Silme Savaş Suçudur”

İsrail’in bu son hareketi, Filistin yönetiminden sert ve kapsamlı bir tepkiyle karşılandı. Filistin Turizm ve Tarihi Eserler Bakanı Hani el-Hayik, konuya ilişkin yaptığı açıklamalarda, İsrail’in Batı Şeria’daki tarihi ve arkeolojik alanlar üzerindeki kontrolünü sistematik olarak ele geçirdiğini vurguladı. Hayik, bu politikanın basit bir koruma çabası olmadığını, aksine derin siyasi ve kültürel hedefleri olduğunu ileri sürdü.

Bakan Hayik, İsrail güçlerinin ve yerleşimcilerin saldırıları sonucunda, Batı Şeria’da 316 arkeolojik ve tarihi alanın tamamen veya kısmen tahrip edildiğini somut bir veri olarak paylaştı. Bu tahribatın boyutunun, rastgele olmaktan ziyade planlı bir stratejiyi işaret ettiğini belirten Hayik, “Bu saldırılar, Filistin topraklarının derin tarihsel katmanlarını ve kimliğini hedef almakta, Filistin halkının tarihini silmeyi amaçlayan savaş suçları niteliği taşımaktadır.” ifadelerini kullandı. Filistinli yetkililer, işgal altındaki topraklardaki kültürel varlıkların korunmasından uluslararası hukuka göre İsrail’in sorumlu olduğunu, ancak bu sorumluluğun sıklıkla ihlal edildiğini ve mirasın gasp edilmesine dönüştüğünü savunuyor.

Arkeolojinin Siyasallaşması ve Daha Geniş Bağlam

Bu olay, Ortadoğu’da arkeolojinin ve tarihi eserlerin siyasi çatışmaların bir parçası haline gelmesinin en son örneğini teşkil ediyor. Tarihsel nesneler ve arkeolojik alanlar, kimlik iddialarını, toprak taleplerini ve ulusal anlatıları meşrulaştırmak için araçsallaştırılabiliyor. İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında yürüttüğü arkeolojik kazılar ve tarihi eserlere yönelik müdahaleler, uluslararası alanda sürekli olarak eleştiri ve hukuki tartışmalara konu oluyor. Birçok uluslararası hukuk uzmanı ve insan hakları örgütü, işgalci gücün, işgal altındaki toprakların kültürel mirasını korumakla yükümlü olduğunu, ancak bu mirası kendi kontrolüne alarak veya taşıyarak Cenevre Sözleşmeleri de dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal ettiğini savunuyor.

El-Mezrea eş-Şarkiyye’deki bu son olay, Gazze’deki savaşın nispeten geri planda kaldığı bir anda, Batı Şeria’daki gerilimin ve İsrail operasyonlarının farklı boyutlarda devam ettiğini gözler önüne serdi. Bölgedeki çatışma dinamikleri, yalnızca askeri çarpışmalarla değil, aynı zamanda tarihin, kimliğin ve kültürel mirasın kontrolü için verilen sembolik ve somut mücadelelerle de şekillenmeye devam ediyor. Tarihi sütunların el konulması, bu mücadelenin somut ve tartışmalı bir tezahürü olarak kayıtlara geçti.


İlgili Haberler

Sri Lanka’da kasırgadan kurtulanlar ağır sonuçlarla karşı karşıya kaldı

haberci

Trump yanlısı senatörün “çifte vatandaşlık yasası” önerisi kriz yarattı: Melania ve Barron Trump’ı etkileyecek

haberci

Elon Musk, Zuckerberg, Bezos ve diğerleri. Milyarder suratlı robotlar yok sattı

haberci

Yorum Bırakın

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası