Güney Kore ve ABD, Nükleer Teknolojide Stratejik Ortaklık İçin Anlaştı
Başkent Seul’de düzenlenen kapsamlı bir basın toplantısında konuşan Başkan Lee, 29 Ekim’de ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği zirve görüşmesinin somut sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Lee, bu görüşmede imzalanan anlaşmaların, iki ülke arasındaki ticaret ve güvenlik işbirliğini yeni bir seviyeye taşıdığını vurguladı.
En dikkat çeken gelişme, nükleer yakıt döngüsü üzerindeki kısıtlamaların yeniden müzakere edilmesi oldu. Lee, Güney Kore’nin uzun süredir gündeminde olan ve enerji güvenliği ile atık yönetimi açısından hayati önem taşıyan kullanılmış nükleer yakıtı yeniden işleme veya uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin artık ülke sınırları içinde yapılabilmesi için ABD ile ortak bir şirket kurulmasını önerdiklerini bildirdi. Bu öneri, taraflar arasında “yüzde 50’ye yüzde 50” hisse dağılımına sahip bir ortak girişimi öngörüyor.
Bu açıklama, Güney Kore’nin nükleer enerji alanındaki özerkliğini ve teknolojik bağımsızlığını artırmaya yönelik uzun vadeli bir stratejinin önemli bir parçası olarak yorumlanıyor. Mevcut durumda, Güney Kore’nin kullanılmış nükleer yakıtını işlemesi, 1970’lerde imzalanan ve Washington’ın ön onayını gerektiren bir nükleer işbirliği anlaşmasıyla sınırlandırılmış durumda. Yeni model, bu sınırlamaları esneterek Seul’e daha fazla hareket alanı ve enerji kaynakları üzerinde kontrol imkanı sağlayacak.
Diğer bir kritik başlık ise savunma sanayii oldu. Başkan Lee, aynı zirvede imzalanan anlaşma kapsamında, Güney Kore’nin nükleer enerjiyle çalışan denizaltı (SSN) geliştirme planının nihayet ABD tarafından onay aldığını duyurdu. Bu gelişme, Güney Kore Donanması’nın uzun menzilli denizaltı görev kabiliyetlerinde çığır açıcı bir gelişme anlamına geliyor. Nükleer denizaltılar, geleneksel dizel-elektrikli denizaltılara kıyasla çok daha uzun süre su altında kalabilme ve sessiz seyir yeteneği sunuyor.
İki liderin görüşmesi sonrası yayımlanan ortak bilgi notu, bu iki büyük projenin yanı sıra, iki müttefik arasındaki ticari ve güvenlik bağlarını güçlendirmeye yönelik daha geniş bir dizi anlaşmayı da kapsıyor. Belgede, tarafların tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi, ileri teknoloji araştırma-geliştirme projeleri ve bölgesel güvenlik konularında işbirliğini derinleştirme taahhüdü yer alıyor.
Uzmanlar, bu anlaşmaların sadece ikili ilişkiler için değil, aynı zamanda Asya-Pasifik bölgesindeki güç dengesi ve nükleer enerji diplomasisi için de önemli sonuçları olacağını belirtiyor. Güney Kore’nin nükleer yakıt döngüsünde daha fazla söz sahibi olması, enerji arz güvenliğini pekiştirirken, nükleer denizaltı projesi de özellikle Kuzey Kore’nin artan denizaltı balistik füze tehdidine karşı caydırıcılığı güçlendirecek bir unsur olarak görülüyor.
Sonuç olarak, Lee Jae Myung ve Donald Trump arasındaki bu zirve, geleneksel müttefiklik ilişkisini teknoloji paylaşımı ve ortak üretime dayalı stratejik bir ortaklığa dönüştürmenin sinyallerini verdi. Enerji ve savunma alanındaki bu iki dev proje, önümüzdeki yıllarda hem Güney Kore-ABD ilişkilerinin seyrini belirleyecek hem de bölgesel jeopolitik denklemde yeni dinamikler yaratacak potansiyele sahip. Sürecin, ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick’in koordinasyonunda ilerleyecek olan teknik ve idari görüşmelerle şekillenmeye devam edeceği öngörülüyor.
Analiz ve detaylandırma: Araştırmacı Gazeteci.