TCMB’den Finansal Sadeleşme Hamlesi: Zorunlu Karşılık Düzenlemelerinde Köklü Değişiklikler
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), finansal sistemdeki düzenleyici çerçeveyi sadeleştirmek ve belirli alanlarda teşvik mekanizmalarını güncellemek amacıyla zorunlu karşılık düzenlemelerinde önemli bir revizyona gitti. Yayımlanan tebliğ değişikliği ile hem bankacılık sektörünün yapısına yönelik düzenlemeler yapıldı hem de uzun vadeli kaynak kullanımını özendiren adımlar atıldı. Bu hamle, para politikası araçlarının yeniden şekillendirilmesi ve finansal istikrarın desteklenmesi bağlamında dikkatle inceleniyor.
Geçici Uygulama Sonlandırıldı, Yapısal Düzenlemeler Öne Çıktı
Değişikliklerin en dikkat çeken yönlerinden biri, yurt dışından doğrudan temin edilen uzun vadeli yabancı para yükümlülüklerdeki artışa sıfır oranlı zorunlu karşılık uygulamasının sona ermesi oldu. Bu geçici uygulamanın süresi uzatılmayarak, 2023 yıl sonu itibarıyla tamamlanacak. Uzmanlar, bu kararın, dış kaynak girişlerine yönelik teşviklerin doğasının değişmekte olduğuna veya bu alandaki acil ihtiyacın azaldığına dair bir sinyal olarak yorumlanabileceğini belirtiyor.
Bir diğer önemli yapısal düzenleme ise, döviz tevdiat hesapları ile altın mevduat hesapları arasındaki zorunlu karşılık oranı farklılıklarının giderilmesi oldu. Bu adım, farklı yatırım araçları arasında daha nötr bir düzenleyici ortam oluşturmayı ve piyasa dinamiklerini daha eşit şartlarda işletmeyi hedefliyor. Ayrıca, uzun vadeli yabancı para mevduat dışı yükümlülüklerin zorunlu karşılık oranları düşürülerek, bankaların bu tür kaynaklara erişiminin dolaylı yoldan desteklenmesi amaçlanıyor.
Finansman Şirketlerine Yönelik Kapsam Daraltması ve Kredi Büyümesine Devam
2022 yılında alınan bir kararla zorunlu karşılık yükümlülüğü kapsamına alınan finansman şirketlerinin, yurt içi bankalara olan borçları tekrar kapsam dışına çıkarıldı. Bu düzenleme, finansman şirketlerinin bankacılık sistemi ile olan ilişkilerindeki yükü hafifleterek, bu kuruluşların finansman maliyetlerinde bir rahatlama sağlayabilir.
Öte yandan, kredi piyasasına yönelik bir diğer önemli politika aracı olan kredi büyümesi sınırlaması uygulamasının süresi 1 yıl daha uzatıldı. Bu karar, TCMB’nin kredi genişlemesini kontrollü bir şekilde yönlendirmeye ve enflasyon hedefleri doğrultusunda toplam kredi arzını izlemeye devam edeceğinin açık bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Vade Yapısına Göre Detaylı Oran Revizyonları
Sadeleşme kapsamında yapılan en somut ayarlamalar, farklı vade ve enstrümanlara uygulanan zorunlu karşılık oranlarında gerçekleşti. Bu revizyonlar, kısa vadeli kaynaklardan uzun vadeli kaynaklara doğru bir yönlendirme içeriyor.
Döviz Mevduat ve Katılım Fonları:
- Vadesiz ve 1 aya kadar vadeli hesaplarda uygulanan oran, %32’den %30’a düşürüldü.
- Daha uzun vadeli (1 aydan uzun) hesaplarda ise, önceden %22 ile %28 arasında değişen oranlar tek bir oranda birleştirilerek %26 olarak belirlendi.
Kıymetli Maden Depo Hesapları (Altın):
- Vadesiz ve 1 aya kadar vadeli hesaplardaki oran, %28’den %30’a yükseltildi. Bu, kısa vadeli altın mevduatın göreceli çekiciliğini azaltmaya yönelik bir hamle olarak okunuyor.
- Daha uzun vadeli hesaplarda ise, tıpkı dövizde olduğu gibi, %24-28 bandından tek bir orana, %26’ya çekildi.
Yabancı Para Yükümlülüklerde Vadeye Göre Radikal İndirimler
En çarpıcı değişiklikler, yabancı para cinsinden yükümlülüklerin vadesi uzadıkça ortaya çıkıyor. Bankaların uzun vadeli dış kaynak kullanımını özendirmek amacıyla, vadeye bağlı olarak oranlarda belirgin ve kademeli düşüşler sağlandı:
- 1 yıla kadar vadeli yükümlülükler: Oran %21’de sabit bırakıldı.
- 2 yıla kadar vadeli yükümlülükler: Oran %16’dan %10’a indirildi.
- 3 yıla kadar vadeli yükümlülükler: Oran %11’den %8’e indirildi.
- 5 yıla kadar vadeli yükümlülükler: Oran %7’den %3’e indirildi.
- 5 yıldan uzun vadeli yükümlülükler: Oran %5’ten %0’a düşürüldü. Bu, uzun vadeli yabancı para kaynak kullanımını neredeyse tamamen teşvik eden bir adım.
Piyasa Yorumları ve Beklentiler
Finansal çevrelerde, bu kapsamlı düzenleme paketinin, TCMB’nin para politikası araç kutusunu sadeleştirirken aynı zamanda vade yapısını uzatmayı hedeflediğini gösterdiği konusunda genel bir mutabakat var. Kısa vadeli “sıcak para” benzeri kaynakların maliyetini nispeten yüksek tutarken, uzun vadeli ve istikrarlı kaynakların maliyetini düşürmek, finansal sistemin dayanıklılığını artırmaya yönelik stratejik bir tercih olarak değerlendiriliyor.
Bankacılık sektörünün, özellikle uzun vadeli yabancı para kaynak bulma konusundaki bu yeni teşviklerden hareketle fonlama yapılarını gözden geçirmesi bekleniyor. Ayrıca, kredi büyümesi sınırlamasının uzatılması, reel sektörün krediye erişiminde kontrollü bir ortamın devam edeceğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde, bu düzenlemelerin bankaların bilanço yapılarına, döviz likiditesine ve nihayetinde ekonomideki kredi kanalına nasıl yansıyacağı yakından takip edilecek.