Toprağın Çığlığı: TEMA Vakfı Zonguldak’ta Erozyonla Mücadele İçin Sahaya İndi
Zonguldak’ın Karadeniz’e bakan sahilleri, bu hafta alışılmışın ötesinde bir anlam ve hareketlilikle doldu. TEMA Vakfı Zonguldak İl Temsilciliği, 17-30 Kasım Erozyonla Mücadele Haftası’nı “Toprak Yoksa Su, Su Yoksa Gıda Yok” sloganıyla bir yaşam felsefesine dönüştürerek anıtsal bir farkındalık yarattı. Bu etkinlikler, yalnızca bir haftalık bir anma değil, geleceğimizin dayanağı olan toprağa dair derin bir kaygının ve acil eylem ihtiyacının güçlü bir yansımasıydı.
Geleceğin Koruyucuları Yetişiyor: Okullarda Toprak Bilinci
Farkındalık, geleceğin dallarında yeşerecek bir tohum misali, en küçük yüreklerden filizleniyor. TEMA gönüllüleri, geçtiğimiz hafta boyunca Zonguldak’ın çeşitli ilköğretim okullarında sınıfları ziyaret etti. Çocuklara, üzerinde oynadıkları, koştukları toprağın yalnızca bir zemin olmadığını; canlı bir varlık olduğunu, sayısız canlıya yuva sunduğunu, suyu arındırdığını ve bizi besleyen gıdaların kökeni olduğunu etkileyici ve interaktif eğitimlerle anlattılar. Bu bilinçlendirme çalışmalarının önümüzdeki günlerde de aralıksız sürecek olması, vakfın kararlı duruşunun ve uzun vadeli vizyonunun bir kanıtı. Çocukların “Toprak neden kayboluyor?” sorusuna verdikleri içten yanıtlar, yarının yetişkinlerinde çevre bilincinin ilk kıvılcımlarını ateşliyor.
Sahilde Bir Uyanış: Stantlar ve Toprağa Saygı Yürüyüşü
Haftanın en dikkat çekici etkinliği, Zonguldak Sahil Kordonu’nda gerçekleşti. Kurulan stantlar, vatandaşlar için bir bilgi ve farkındalık merkezi haline geldi. Gönüllüler, ellerindeki broşürler, çarpıcı görseller ve içten sohbetlerle, her gün bastığımız toprağın nasıl sessizce yok olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Ardından, geleneksel “Toprağa Saygı Yürüyüşü” başladı. Sahil boyunca ilerleyen kalabalık, yalnızca bir mesafe katetmedi; aynı zamanda toplumsal belleğe “toprak kaybı” gerçeğini bir kez daha nakşetti. Bu yürüyüş, bir protestodan ziyade bir saygı duruşu, bir bilinç ritüeliydi.
– Yusuf İkram Tuna, TEMA Vakfı Zonguldak İl Temsilcisi
Çarpıcı Gerçekler: Kaybolan Toprak ve Tehlikedeki Gelecek
Yusuf İkram Tuna’nın açıklamaları, durumun ciddiyetini gözler önüne seren sarsıcı verilerle doluydu. Her saniye 42 kamyon dolusu verimli toprağın erozyonla kaybolduğu bir dünyada nefes alıyoruz. Türkiye’ye bakıldığında ise tablo daha da karanlık: Her 16 yılda 1 santimetre toprak erozyonla yitiriliyor. Bu incecik katmanın doğal yollarla yeniden oluşabilmesi için ise yaklaşık 500 yıl gerekiyor. Bu, ne bizim ne de onlarca sonraki neslin telafi edemeyeceği bir kayıp anlamına geliyor.
Erozyon, yalnızca toprağı alıp götürmüyor; tarımsal verimi düşürüyor, toprağın suyu tutma kapasitesini azaltarak hem kuraklığı hem de sel tehlikesini körüklüyor. Tuna’nın vurguladığı küresel veri ise tüyler ürpertici: Dünya topraklarının %33’ü şimdiden bozulmuş durumda. Mevcut tüketim alışkanlıkları ve yönetim hataları değişmezse, bu oran 2050’de %90’a ulaşabilir. Bu, gıda güvenliğinin ve ekosistemlerin çöküşü demektir.
Zonguldak’ın Hassas Dengesi: Heyelan, Taşkın ve Kıyı Erozyonu
Zonguldak özelinde ise riskler, bölgenin zorlu coğrafyasıyla katlanıyor. İl Temsilcisi Tuna, eğimli arazilerin, yoğun yağışların, orman tahribatının ve yanlış arazi kullanımının bölgede heyelan ve toprak kaybını hızlandırdığını özellikle belirtti. Filyos ve Devrek havzalarındaki taşkınlar, yalnızca geçici felaketler değil; toprağın su tutma yetisini yitirmesinin acı sonuçları. Dahası, Karadeniz’in azgın dalgalarıyla savaşan kıyı şeridindeki erozyon, sinsice büyüyen bir tehdit. Zonguldak, iklim değişikliğinin ve yanlış uygulamaların ağır bedelini, toprağını kaybederek ödüyor.
İklim Değişikliği ve Toprak: Kısır Döngünün Pençesinde
Tuna, sorunun kökenlerine de işaret etti: İklim değişikliği, hatalı arazi kullanımı ve yoğun kimyasal girdiler toprak sağlığını doğrudan tehdit ediyor. Türkiye’de son 30 yılda Konya büyüklüğünde bir alanın kurak iklime dönüştüğü gerçeği, bu yıkıcı sürecin artık kapımızda olduğunu haykırıyor. Sağlıksız toprak, daha az karbon depolayarak iklim değişikliğini daha da şiddetlendiriyor. Bu kısır döngüyü kırmanın en güçlü yollarından biri, erozyonla mücadele etmek ve sağlıklı toprakları yeniden kazanmaktır.
Çağrı: Toprakla Yeniden Barışma Vakti
Yusuf İkram Tuna, sözlerini umut dolu bir eylem çağrısıyla noktalıyor: “Erozyonla mücadele, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini azaltmada hayati bir rol oynar. Sağlıklı topraklar, bereketi çoğaltır. Yaşanabilir bir gelecek için toprağın su ve gıdayla olan bağını yeniden güçlendirmeliyiz.” Bu, yalnızca kurumların değil, her birimizin ortak sorumluluğudur. TEMA Vakfı’nın Zonguldak’taki çalışmaları, yerel ölçekte atılmış cesur bir adımdır. Ancak mesaj net: Farkındalık, bilinçlenme ve etkin katılım olmadan, bastığımız zemin, yani toprak, ayaklarımızın altından kayıp gidecek. Toprağa saygı, kendi geleceğimize duyduğumuz saygıdır.