Sağlıkta Yerli ve Milli Atılım: ASELSAN İmzalı Otomatik Şok Cihazı Tanıtıldı
Sağlık Bakanlığı, acil müdahalede saniyelerin hayat kurtardığı kritik anlar için yerli ve milli bir teknoloji hamlesini daha hayata geçirdi. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, ASELSAN iş birliğiyle geliştirilen ‘Otomatik Eksternal Defibrilatör’ (OED) isimli otomatik şok cihazlarının tanıtımını bakanlıkta düzenlenen görkemli bir törenle yaptı. Törene, sağlık politikalarının üst düzey isimleri katılarak projenin stratejik önemine vurgu yaptı.
Tanıtım töreninde; Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammed Atak, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Eray Çınar ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Serkan Topaloğlu hazır bulundu. Protokolün geniş katılımı, projenin devlet politikası haline geldiğinin ve üst düzey sahiplenildiğinin açık bir göstergesi olarak yorumlandı.
“Artık Örnek Alınan Bir Türkiye Var”
Bakan Memişoğlu, yaptığı kapsamlı konuşmada, Türkiye’nin sağlık alanındaki dönüşümünü ve ulaştığı noktayı tarihi perspektiften değerlendirdi. “Bugün Türkiye, afetlerden salgınlara kadar en zorlu durumlarda hızlı ve etkili şekilde müdahale edebilen ülkelerden biridir” diyen Memişoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Artık sağlıkta dünyayı takip eden değil; deneyimiyle örnek alınan bir Türkiye var.”
Bu güçlü altyapının üzerine inşa edilen yeni teknolojik atılımın önemine dikkat çeken Bakan, “Acil durumlarda saniyelerin hayati önem taşıdığı o kritik anlar için, ASELSAN iş birliği ve yerli mühendisliğimizin gücüyle geliştirilen otomatik şok cihazı projesini hayata geçiriyoruz. Bu proje, Türkiye’nin sağlık vizyonunda tarihi bir eşiktir” ifadelerini kullandı.
Teknoloji İnsan Hayatı İçin: “İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın”
Bakan Memişoğlu, devletin temel felsefesini yansıtan bir düsturu hatırlatarak konuşmasını şekillendirdi: “Bizler, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturunun temsilcileri olarak; teknolojiyi insan hayatının hizmetine sunmayı en büyük görev addediyoruz.” ‘Sağlıklı Türkiye Yüzyılı’ vizyonunun, veriyi bilgiye, bilgiyi ise hikmete ve nihayetinde hizmete dönüştüren bir anlayışı temsil ettiğini vurguladı.
Tanıtımı yapılan cihazın teknik özelliklerine ve toplumsal misyonuna değinen Memişoğlu, “Bugün tanıtımını yaptığımız otomatik şok cihazları, kalp durması gibi müdahalenin saniyelerle ölçüldüğü anlarda, ambulans ekibimiz ulaşana kadar vatandaşımızın hayata tutunmasını sağlayacak bir yaşam köprüsüdür” dedi.
ASELSAN İmzalı Cihaz: Türkçe Sesli Komut ve Akıllı Yönlendirme
Bakan, cihazın yerli mühendisliğin getirdiği benzersiz avantajlarını tek tek sıraladı. ASELSAN imzalı bu yerli cihazların, kullanıcı dostu ara yüzü, Türkçe sesli komut sistemi ve kullanıcıyı adım adım yönlendiren akıllı teknolojisi ile her vatandaşı “o anın kahramanı” yapabilecek donanımda olduğunu belirtti. Cihazın, kalp ritmini otomatik olarak analiz ettiğini ve şok gerekip gerekmediğine kendi karar vererek kullanıcıyı yönlendirdiğini açıkladı. Bu özellik, panik anında doğru karar verme stresini ortadan kaldırarak, herhangi bir tıbbi eğitimi olmayan kişilerin bile güvenle müdahale edebilmesinin önünü açıyor.
Stratejik Plan: 2026-2028 Yıllarında Kamusal Alanda Yaygınlaşacak
Projenin sadece bir cihaz üretimi olmadığını, kapsamlı bir toplumsal sağlık stratejisinin parçası olduğunu vurgulayan Bakan Memişoğlu, hazırlanan yönetmeliğe dikkat çekti. 2026-2028 yıllarını kapsayan stratejik plan çerçevesinde, havaalanları, AVM’ler, tren ve otobüs istasyonları, stadyumlar gibi insan yoğunluğunun yüksek olduğu tüm kamusal alanlarda bu cihazların bulundurulmasının kademeli olarak artırılacağını açıkladı.
“Nasıl ki ambulanslarımız trafikte milletimizle güçlü bir iş birliği içinde hareket ediyorsa, bu uygulamayla acil sağlık zincirinin ilk halkasını güçlendiriyor, her bir vatandaşımıza ‘kalp durduğunda siz durmayın’ diyoruz” ifadelerini kullanan Memişoğlu, bunun aynı zamanda güçlü bir toplumsal dayanışma çağrısı olduğunun altını çizdi.
Her Vatandaş Potansiyel Bir Hayat Kurtarıcı Olacak
Bakan Memişoğlu, projenin nihai amacını, “Vatandaşlarımızın ilk yardım bilincini güçlendirerek, her kişiyi potansiyel bir hayat kurtarıcı haline getirmek” olarak tanımladı. Tüm halkı, “hayat kurtarmaya hazır, sağlık ordusunun gönüllü bir üyesi olmaya” davet etti. “‘İlk yardım hayat kurtarır’ anlayışını, artık sadece bir motto değil, toplumumuzun ortak bir refleksi haline getirmeliyiz” çağrısında bulundu.
Türkiye’nin Küresel Sağlık İnsaniyetçiliği ve Diğer Yerli Projeler
Konuşmasının devamında Türkiye’nin sağlık teşkilatının kapasitesine değinen Bakan, bu kapasitenin sadece kendi vatandaşlarıyla sınırlı olmadığını vurguladı. Özellikle Gazze’de yaşanan insanlık dramına atıfta bulunarak, “dünya sessiz kalıp adeta bir film izler gibi olan biteni izlerken, Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı liderliğinde tarihe geçen bir duruş sergilemiştir” dedi. Yaralıların ve kanser hastası çocukların tahliyesi operasyonunu, “Ortadoğu’nun en büyük medikal insani operasyonlarından biri” olarak nitelendirdi.
Yerli ve milli hamlelerin tıbbi cihazlarla sınırlı kalmadığını da gururla ifade eden Memişoğlu, havacılıkta da önemli bir adımın yakında atılacağını müjdeledi. Yerli helikopter GÖKBEY’in, 2026 yılında ambulans helikopter filolarına katılacağını açıkladı. “GÖKBEY havalandığında sadece bir hasta taşımayacak, Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığını ve özgüvenini de göklere taşıyacak” sözleriyle, projenin sembolik anlamına dikkat çekti.
20 Yıllık Başarı Hikayesi: Sayılarla Acil Sağlık Hizmetleri
Bakan Memişoğlu, konuşmasını son 20 yılda acil sağlık hizmetlerinde yaşanan dönüşümün çarpıcı verileriyle sonlandırdı:
- Acil sağlık istasyonu sayısı 480’den 3 bin 500’ün üzerine çıkarıldı.
- Ambulans filosu 40 kat büyüyerek 6 bin 300’ü aştı.
- Sadece 2025 yılının ilk 10 ayında 6 milyon vatandaşa acil sağlık hizmeti ulaştırıldı.
- Helikopter ve uçak ambulanslarla 5 bin 500’den fazla kritik hastaya müdahale edildi.
Bu veriler, tanıtımı yapılan otomatik şok cihazlarının, mevcut güçlü alt yapıyı tamamlayan ve toplumu da sürece dahil eden son teknoloji bir halka olduğunu ortaya koyuyor. Proje, Türkiye’nin sağlıkta hedeflediği ‘kendi kendine yeterlilik’ ve ‘teknolojik bağımsızlık’ vizyonunun somut bir örneği olarak kayıtlara geçti.