İstanbul Trafiği: Küresel Bir Çıkmazın Anatomisi ve Alarm Veren Rakamlar
Dünya şehirlerinin nabzını tutan uluslararası ulaşım analiz firması Inrix’in yayınladığı son rapor, İstanbul için çarpıcı ve endişe verici bir tablo ortaya koydu. 36 farklı ülkeden 900’ü aşkın şehrin mercek altına alındığı kapsamlı çalışma, İstanbul’da sürücülerin trafik sıkışıklığı nedeniyle kaybettiği zamanın bir önceki yıla kıyasla yüzde 12 gibi dramatik bir artış gösterdiğini belgeledi. Bu artış, şehrin kronikleşen trafik sorununun sadece sabit kalmadığını, aksine hızla derinleştiğini gözler önüne seriyor.
Rapora göre, İstanbul’da bir sürücü yılda ortalama 118 saatini trafikte bekleyerek geçiriyor. Bu, bir insanın neredeyse 5 tam gününü, hareket edemeyen bir metal yığınının içinde, stresle ve verimsiz bir şekilde tüketmesi anlamına geliyor. Bu süre, dünya genelinde incelenen tüm şehirler arasında İstanbul’u mutlak birinci sıraya yerleştiriyor.
Köklerde Yatan Üçlü Baskı: Kentleşme, Nüfus ve Coğrafya
Rapor, bu çıkmazın arkasındaki temel nedenleri üç ana başlıkta topluyor: kontrolden çıkmış hızlı kentleşme, yüksek nüfus yoğunluğu ve benzersiz coğrafi kısıtlar. İstanbul, sadece 15 milyonu aşan nüfusuyla değil, aynı zamanda iki kıtayı birbirine bağlayan ve su yollarıyla adeta bölünmüş olan yapısıyla dünyada eşi benzeri olmayan bir ulaşım labirenti sunuyor. Boğaz, şehrin ana ulaşım arterlerini doğal olarak dar ve sınırlı sayıdaki geçiş noktalarına sıkıştırıyor. Köprüler ve tüneller bu darboğazları hafifletmek için inşa edilse de, artan seyahat talebinin yanında yetersiz kalıyor. Mevcut yol ağının kapasitesi, her gün milyonlarca insanın işe, okula veya sosyal hayatına ulaşma çabası karşısında adeta nefes alamaz hale gelmiş durumda.
Geleceğin Karanlık Senaryosu: 2040’ta 38 Milyon Seyahat
Uzmanların en büyük endişesi ise henüz yaşanmayan bir gelecekten geliyor. Projeksiyonlar, İstanbul’da günlük şehir içi seyahat sayısının 2040 yılına gelindiğinde 38 milyon gibi akıl almaz bir rakama ulaşacağını öngörüyor. Bu, mevcut seyahat hacminin çok üzerinde bir talep anlamına geliyor. Mevcut altyapının, toplu taşıma ağının ve yol kapasitelerinin bu devasa yükü kaldırması neredeyse imkansız görünüyor. Bu veri, soruna yönelik çözümlerin artık acil ve radikal bir şekilde ele alınması gerektiğinin en somut kanıtı.
Altyapı Yetmez: İnsan Faktörü ve Disiplin Eksikliği
Ancak rapor ve sahadaki gözlemler, İstanbul trafiğinin tek suçlusunun yollar ve köprüler olmadığını vurguluyor. Trafik sıkışıklığının önemli bir ayağını da sürücü davranışları ve kuralsızlık oluşturuyor. Yaygın olarak gözlemlenen:
- Çifte park uygulamaları ile yolların fiilen daraltılması,
- Akışı kesen ve kazaların başlıca nedeni olan kırmızı ışık ihlalleri,
- Şerit disiplininden yoksun, sürekli yer değiştiren araç kullanımı,
- Ve en tehlikelisi olan ters yönde araç kullanma gibi pervasız davranışlar,
özellikle sabah ve akşam pik saatlerinde trafiği tam anlamıyla “kitliyor”. Uzmanlar, yeni köprüler ve yollar inşa etmenin tek başına çözüm olmayacağını, bu altyapı yatırımlarının yanı sıra etkin denetim mekanizmalarının kurulması, caydırıcı cezaların uygulanması ve sürücü eğitiminin kalıcı bir kültür haline getirilmesinin en az o yatırımlar kadar kritik olduğunun altını çiziyor.
Küresel Sıralamada İstanbul’un Yeri ve Değişen Dengeler
Inrix’in 2023 Küresel Trafik Sıkışıklığı Sıralaması, İstanbul’u dünyanın en yoğun trafiğine sahip şehri ilan ederken, onu takip eden metropoller de benzer zorluklarla boğuşuyor. Listenin ilk beşi şu şekilde şekillendi:
- İstanbul – 118 saat
- Chicago (ABD) – 112 saat
- Mexico City (Meksika) – 108 saat
- New York City (ABD) – 102 saat
- Philadelphia (ABD) – 101 saat
Chicago ve Mexico City, sürücülerin yılda 100 saatin üzerinde zaman kaybettiği diğer dev metropoller olarak öne çıkıyor. Avrupa kıtasında ise dikkat çekici bir değişim yaşandı. Dört yıl boyunca listenin zirvesindeki yerini koruyan Londra, bu yıl tahtını Dublin’e bıraktı. Bu değişim, trafik sorununun dinamik ve küresel bir fenomen olduğunu, şehirlerin aldığı önlemler veya artan talepler doğrultusunda sıralamanın sürekli değişebileceğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Inrix raporu İstanbul için sadece bir fotoğraf sunmuyor; aynı zamanda geleceğe dair kırmızı alarm veriyor. Sorun, artık ışık sürelerinin ayarlanması v park yeri sayısının artırılması gibi geçici tedbirlerin çok ötesine gemiş durumda. Şehrin geleceği, akıllı ve entegre ulaşım sistemleri, ray tabanlı toplu taşımanın agresif bir şekilde yaygınlaştırılması, sürdürülebilir kentsel planlama ve toplumsal trafik bilincinin inşası gibi köklü, cesur ve çok boyutlu bir dönüşüm stratejisinin uygulanmasına bağlı görünüyor. Aksi takdirde, 118 saatlik kayıp, önümüzdeki yıllarda çok daha büyük rakamlara ulaşarak İstanbul’u yaşanması güç bir şehre dönüştürebilir.
Haber kaynağı: Inrix 2023 Küresel Trafik Sıkışıklığı Raporu ve uzman değerlendirmeleri.